Savaşlar psikososyal destek ihtiyacının en çok hissedildiği zamanlardır. Savaşa maruz kalan bireylerin yanı sıra dolaylı yoldan savaştan etkilenen bireylere de psikososyal destek sağlanmaktadır. Psikososyal destek grupları arasında en çok etkilenen grup ise çocuklardır. Yetişkin bireyler yaş itibari ile oturmuş bir kişiliğe sahiptir, ancak çocukluk çağı kişilik gelişiminin yeni oluşmaya başladığı bir dönem olduğu için bu tür olaylar kişiliği şekillendirmektedir. Savaşın başta çocuklar olmak üzere insanlarda oluşturduğu devasa yıkıcı etkileri vardır. Travma sonrası stres ve anksiyete bozukluğu çok sık görülmektedir. Psikolojik tedavi alınmasına rağmen iyi sonuç alınamayabiliyor ve travmanın izlerini silmek uzun bir tedavi süreci gerektiriyor.
Aslında bu tür olaylarda bireylerin fiziki ve ruhsal sağlığının gücü psikolojik desteğe olan ihtiyacın oranını etkilemektedir. Burada bireylerin baş etme mekanizmaları önem kazanmaktadır. Kültür ve din aracılığıyla başa çıkma ise en yaygın olan yöntemdir. Özellikle Filistin ve İsrail savaşında bunun güncel bir örneğini görmekteyiz. Yaşanılan onca travma ve can kaybına rağmen bireyler ibadetlerine daha kuvvetle sarılmakta ve Allah’a olan bağlılıklarını sürekli dile getirmektedir. Çocuklar da dahil olmak üzere halk, yaratıcıya isyan içeren ifadelerden kaçınarak şükür ifadeleri kullanmaktadır. Bir benzer örneği de yakın zamanda ülkemizde yaşanan Kahramanmaraş depremi felaketinde görmekteyiz. Deprem sonrası yapılan çalışmalarda inanç sistemlerinin travmanın sağaltılmasındaki etkisi anlaşılmıştır. Burada dinin kuvvetli bir teselli sağladığı ve manevi sosyal hizmetin önemi ve gerekliliği anlaşılmaktadır.
Kaynakça: