Eğitimde Ailenin Önemi

Eğitimde Ailenin Önemi

Aile, çocuğun doğduğu andan itibaren yaşamı, kendini ve diğer bireyleri ilk tanımaya başladığı, ilk deneyimlerini edindiği, bir başka deyişle ilk eğitimini aldığı temel kurumdur. Çocuğun yetişkin bir insan olduğunda sahip olacağı kişilik örüntüsü, kuşkusuz yaşamın daha sonraki yıllarında devreye giren kurumlardan etkilenmekle birlikte, öncelikle aile içinde oluşmaya başlar. Ailede çocuk eğitimi bu nedenle ihmal edilmeyecek kadar önemli bir konudur

Aile içi uyum, ailenin çocuğuna karşı gösterdiği tutum ve yaklaşım çocuğun çevresine karşı göstereceği davranışların, hayata bakış açısının temelini oluşturur. Devamlı olumsuzlukların yaşandığı, güven duygusunun olmadığı bir ailede yetişen çocukla, saygı sınırları içerisinde sevgi ve huzurla büyüyen bir çocuğun dünyaya bakışı farklı olacaktır. Bireylerin yetişkinlik döneminde yaşadığı birçok ruhsal problemlerin çocuklukta yaşanan olaylara bağlanması sağlıklı bir ortamda geçirilen çocukluğun önemini göstermektedir (Çağdaş, 2009, s. 26).

Çocuğun ilk eğitimsel deneyimlerini aile sağlar. Bu deneyimler bebeklikte çocuğa kılavuzluk etme ve yönlendirme denemeleriyle başlar. Çocuğu eğitmek için yapılan bu denemelerden bazıları bilinçli olarak gerçekleştirilse de çoğu zaman ebeveynler çocuğunun davranışlarını olumsuz etkilediklerini fark edemezler. Ebeveynlerin çocuklarına vermeye çalıştıkları kasıtlı ve bilinçli bir eğitim, çocuklarının davranışlarını bilinçsizce şekillendirdikleri kadar etkili değildir. Çocuklar her zaman ebeveynlerin onlara öğretmeyi düşündükleri şeyi öğrenmez. Zaman zaman anne ve babalarının istemediği şeyleri de öğrenmektedirler. Buna anne ve  babaların söyledikleriyle davranışlarının çelişmesi neden olabileceği gibi, davranışı kazandırmada izlenen yöntemin yanlışlığı da etkili olabilir. Anne ve babalar özellikle erken çocukluk döneminde çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayan kişiler olması sebebiyle onlara en yakın ve birçok temel beceriyi kazanmasında yardımcı olan kişilerdir. Çocukların ailelerinde gördükleri değer, model aldıkları davranışlara göre oluşturdukları kimlik, eğitim hayatlarında ve topluma uyum sağlamalarında etkin bir yere sahiptir.

Çocukların gelişimde ailenin etkisi okul hayatının başlamasıyla kısmen de olsa azalmaktadır. Gününün büyük bir bölümünü okulda, ailelerinden ayrı geçiren çocuklar artık anne-babalarının dışında otorite olarak öğretmenlerini de görmektedir. Çocukların davranış kazanımlarında ailelerinde gördükleri davranışlar ile okulda öğrendiklerinin çelişmemesi önemlidir. Bu sebeple aileler tarafından çocuklarının okul hayatlarının takibinin iyi yapılmasının, eğer varsa aile ve okul arasındaki uyumsuzluğun kaynağının tespit edilerek sorunun çözümünde anne, baba ve öğretmen üçlüsünün ortak kararlarının önemi büyüktür. Ortak bir karar alınabilmesi için de ebeveyn eğitimlerinin bilinçli bir şekilde yapılması gerektiği görülmektedir. Çocukların sosyal olarak etkilendiği kurumların başında aile ve okul gelmektedir. Eğer aile içerisinde gösterilen davranışlar ve tutumlar okul ortamına uygun ise çocuğun gelişiminde sıkıntılar yaşanmaz. Fakat aile ve okulun yansıttığı görüşler birbirinden farklı ise bunun yansıması çocukta görülecek davranış bozukluğu ve başarısızlık olarak kendini gösterecektir. Bu yüzden ailenin okulla olan irtibatını kesmemesi, çocukla ilgili muhtemel sıkıntıları çözmede etkili olacaktır.

Anne ve babaların çocuklarının eğitimine katılmalarının hem kendilerine, hem çocuklarına hem de öğretmenlerine birçok faydası olmaktadır. Eğitimde anne-baba katılımı ilk olarak okul ve ev arasındaki işbirliğini sağlamaktadır. Bu sayede çocukların eğitimi hem evde hem de okulda devam ederek, sürekli hale gelmektedir. Anne-babaların çocuklarının eğitimine katılımı ile ilgili yapılan araştırmalarda çocukların akademik başarı, dil gelişimi, sosyal gelişim, benlik saygısı, öğrenmeye istekli olmaları konusunda olumlu sonuçlar elde edilmiştir (Temel, 2010, s. 5).

Kaynak: Erdoğan, Ö. Z. E. L., & Zelyurt, H. (2016). Anne baba eğitiminin aile çocuk ilişkilerine etkisi. Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, (36).

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir