GÖÇMENLERİN ÇALIŞMA HAYATINDA KARŞILAŞTIĞI SORUNLAR

GÖÇMENLERİN ÇALIŞMA HAYATINDA KARŞILAŞTIĞI SORUNLAR

Uluslararası alanda sayıları itibariyle azımsanmayacak bir öneme sahip olmalarına rağmen göçmen işçiler, göç süresince ve göç ettikleri ülkelerde kültürel, sosyal ve ekonomik bakımdan birçok sorunla karşılaşmaktadırlar. Öncelikle göçmen işçiler ILO (International Labour Organization) Sözleşmeleri ve Tavsiye Kararları ile Birleşmiş Milletler Sözleşmeleri gibi uluslararası sözleşmelerle kendilerine tanınan haklardan yararlandırılmamakta, göç ettikleri ülkenin vatandaşlarına göre genelde ücret, çalışma süresi vb. çalışma koşulları açısından olumsuz koşullarla karşılaşmaktadırlar.

Göçmen işçilere ilişkin ILO’nun iki uluslararası standardı; ILO’nun 97 sayılı İstihdam Amacıyla Göç Sözleşmesi ile 143 sayılı Göçmen İşçiler Sözleşmesidir. 97 sayılı Sözleşme düzenli statüdeki göçmen işçilerle ilgilidir. Sözleşme, istihdama ilişkin çeşitli konularda, göçmen işçilere o ülkenin kendi vatandaşlarına yaptığı muamelenin altında bir muamele yapılamayacağını hükme bağlamaktadır. Düzensiz göçe ilişkin kaygıların arttığı bir dönemde kabul edilen 143 sayılı Sözleşme ise kapsam açısından daha geniştir ve istismara dayalı koşullardaki emek göçü üzerine odaklanmaktadır. Yasal olmayan yollardan yapılan göçlerin ve düzensiz göçmen işçi istihdamının engellenmesini, düzensiz göçü örgütleyenlerin ve düzensiz göçmen çalıştıran işverenlerin cezalandırılmasını öngörür. Düzensiz göçmen işçilerin temel insan haklarını ve istihdamdan doğan kimi haklarını da tanır. Göçmen işçiler de dahil olmak üzere çalışma çağındaki tüm kadınlar ve erkeklerin özgürlük, hakkaniyet, güvenlik ve insan onuruna yakışır üretken işlere, kısaca insana yakışan işlere erişme fırsatı desteklenmelidir. Bütün devletler emek göçünü yönetmek için kendi politikalarını geliştirme egemenliğine sahiptir. Ancak uluslararası emek standartları, diğer enstrümanlar ve ilkeler bu politikaların tutarlı, etkili ve adil olmasında rol oynamalıdır. Göçmenlerin, göç ettikleri ülkelerde demografik ve kültürel farklılıkları sebebiyle yaşadıkları benimsenmeme veya ayrımcılık gibi konuların yanında göç ettikleri ülkenin çalışma hayatlarında onları bekleyen bazı sorunlar da vardır. Bunlar göçmenler için olumsuz ekonomik sonuçlar doğurur. Ekonomik olarak göç ettiği ülkeye entegre olamamış bir göçmenin o ülkeye karşı aidiyet duyması zorlaşmaktadır. Bu sebeple ev sahibi ülkenin vatandaşlarıyla aynı çalışma şartlarına sahip olmayan göçmenler o ülkede kendilerini ikinci sınıf vatandaş olarak hissedebilir ve bu durumda göçmenlerin, göç ettikleri ülkeyle bütünleşmelerini zorlaştırır. Örneğin; Gökçek Karaca araştırmasında ABD’ye göç etmiş Türk göçmenlerin çalışma hayatında yaşadıkları sorunları incelemiş ve bunları başlıklar altında belirtmiştir. Bu başlıklar dünyanın her yerinde benzerlik gösterebilir. Bu sebeple bu çalışmada bu başlıklardan yararlanarak ve başka çalışmalardan eklemeler yaparak göçmenlerin, ev sahibi ülke vatandaşıyla aynı şartlarda çalışma hayatında yer almamasının ne gibi Çalışma Hayatında Dezavantajlı Bi̇r Grup: Göçmenler 255 sorunlar yaratacağı üzerine yoğunlaşılacaktır.

Gökçek Karaca’nın araştırma sonuçlarına göre; Göçmenler göç ettikleri ülkede sahip olduğu niteliği çok sınırlı bir ölçüde kullanabilmektedir. Araştırmaya göre; göçmenlerin çalıştığı alanlar niteliksiz iş kollarında yoğunlaşmaktadır. Göçmen işçilerin sahip oldukları meslek ve almış oldukları eğitim ile yaptıkları işler arasındaki ilişkiye bakıldığında, sahip oldukları mesleğe ve almış oldukları eğitime uygun nitelikteki bir işte çalışanların sayısının son derece sınırlı olduğu görülmektedir. Bu durumunun en önemli nedeni yeterli düzeyde dil bilmemeleridir. Çalışmada göçmenler de bu durumu böyle ifade etmişlerdir. Göçmen işçilerin genelde enformel istihdam edildiği görülmektedir. Buna bağlı olarak da bu işçilerin iş ilişkilerinin kuruluşu da son derece esnektir. Sigortasız çalıştırılma göçmen işçiler arasında son derece yaygındır. Göçmen işçilerin büyük bir çoğunluğunun yasal göçmen işçiler de dahil olmak üzere sigortasız çalıştırıldığı görülmektedir. Bu durum emeklilik ve sağlık yardımlarından yararlanma bakımından göçmenler için sorun oluşturmaktadır. Göçmenler genellikle yasal çalışma süresinin üzerinde çalıştırılmaktadır. Yasal çalışma süresinin uygulanması bakımından ev sahibi ülke vatandaşları ile göçmen işçiler, yasal göçmen işçilerle yasal olmayan göçmen işçiler arasında belirgin farklılıklar söz konusudur. Kaçak işçiler ise yaygın olarak bir günlük haftalık ücretsiz iznin dışında hiç dinlendirilmeksizin çalıştırılmaktadır. Ücretli izin hakkına sahip olmayan bu işçiler, günlük ihtiyaçlarını karşılayabilmek için neredeyse tüm zamanlarını çalışarak geçirmektedirler.

Göçmen işçilere düşük ücret uygulanmaktadır. Tüm dünya ülkelerinde yabancı işçiler aynı sorunla karşı karşıyadır. Bir göçmen işçi, ülke vatandaşından daha düşük ücretle çalıştırılmaktadır. Bu durum kayıt dışı çalışmanın bir sonucudur. İş veya işyeri değiştirme zorunluluğu; Göçmen işçiler dil bilmeme, kaçak olma, işverenle uyuşmazlık, işi beğenmeme, şehir değiştirme, uzun süreli izin kullanma, iş kurma, ulaşım zorlukları gibi nedenlerle iş veya işyeri değiştirdikleri görülmektedir. Bu durum, kendilerine bağlı birçok faktör ile açıklanabilmesine rağmen daha çok ülke vatandaşlarına göre göçmen işçilerin iş güvencesi ve sosyoekonomik güvencelerden yoksun olmaları ile de ilgilidir. (Gökçek Karaca; 2009: 299-301)

Göçmen işçiler, genellikle yerli işgücünün tercih etmediği ağır çalışma koşullarına sahip işlerde istihdam olanağı bulmaktadır. Öte yandan kaçak İş ve Hayat 256 göçmen işçiler çoğunlukla yüksek risk grubuna giren işlerde istihdam olanağı bulduklarını ve çalıştıkları işyerlerinde yeterli iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmadığını belirtmektedirler. (Civan, Gökalp, 2011: 248) Göçmenlerin karşılaştığı sorunlardan biri de işsizlik sorunudur. Göçmenlerde uzun süre işsiz kalma ev sahibi ülke vatandaşlarına göre daha yüksektir. Uzun süre işsiz kalanların tanıdıklarının az olması nedeniyle iş bulma imkânlarının kısıtlı olduğu tahmin edilmektedir. (Gökçek Karaca; 2009: 302) Burada göçmenlere karşı ön yargı ve kalıp yargılar da etkili olabilmektedir. Göçmenlerin karşı karşıya kaldığı ekonomik problemler onların o ülke ile bütünleşmesini daha da zor hale getirmektedir. Üretememe, ekonomik yönden yetersizlik, ülke vatandaşları tarafından benimsenmeme, bütünleşememe hatta ayrımcılığa uğrama durumu göçmen için farklı arayışlara sebebiyet verebilir. Kimi zaman da, özellikle ekonomik katılımın olmadığı durumlarda, işsizlik ve güvensizlik genç göçmenleri, aykırı durumlarından kurtulmak amacıyla gençlik çetelerine ya da yerel örgütlere katılmaya iter; bu örgütlerin de en etkin olanları dinsel yönelimlileridir. Hatta kimi göçmen gençler, bu dinsel örgütlerde, içinden atıldıkları topluma karşı bir düşmanlık ve saldırganlık içeriği yaratır. (Touraine, 2000: 261) Yukarıda da bahsedildiği gibi ev sahibi ülkelerin göçmenlere karşı oluşturduğu önyargılardan biri de göçmenlerin ülkede huzuru bozacağı algısıdır. Göçmenler son dönemde; şiddet, terör gibi olaylarla sıkça anılır hale gelmiştir. Bu sebeple ev sahibi ülkelerin göçmenler konusunda çekinceleri gündelik hayatta da karşılık bulmaktadır. Bu durum sadece göçmenler için değil; ekonomik katılımda bulunamayan, üretemeyen, toplumda benimsenemeyen ya da ayrımcılığa uğrayan toplulukların radikal gruplar içerisinde yer alması olasıdır. Bu radikal grupların etkisiyle; bu kişiler şiddet, terör ve suça yönelebilir.

Kaynaklar:

Gökçek Karaca, N. (2009), Türk Göçmenlerin Çalışma Yaşamında Karşılaştığı Sorunlar: Giresundan Abd’ne Göç Etmiş Türk Göçmenler Üzerine Bir Niceleme. Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi , S.56, 2009, 239-258.

Teber, S. (1993), Göçmenlik Yaşantısı ve Kişilik Değişimi,Ortadoğu,Verlag,Oberhausen

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir