Yaş ilerledikçe, bireylerde psikolojik açıdan da değişiklikler görülmektedir. Yaşlılığın ilk belirtisi, eskiye olan özlemin gittikçe artması ve yaşlanmaya başlayan bireyle genç nesiller arasındaki mesafenin açılmasıdır. Güncel meselelere ve değişen dünyaya ayak uydurmakta zorluk çeken yaşlılar eskiye özlem duyarlar ve eski alışkanlıklarını devam ettirme konusunda ısrarcıdırlar. Yeni nesli sürekli eleştirerek, toplumun ahlaki bakımdan yozlaştığını söyleyen yaşlılara göre toplum eskiden ahlaki anlamda daha iyidir. Bu şekilde düşünen yaşlılar önceki nesillerin de kendi nesli için aynı şeyleri söylediğini hatırlamaz.
Yaşlılar daha çok içlerine kapanırlar ve bu durum yaşlıları daha benmerkezci davranmaya sevk edebilir. “Bu adaptasyon bozukluğu, zamanla ilerlerse yaşlılık bunamasının belirtilerinden biri olan neofobiye (yenilik korkusu) yol açabilir. Artık yeni ve alışamadığı her şeyden dehşet duyarcasına korkan yaşlı birey, bir türlü eski alışkanlıklarını terk edemez hale gelir” (Meb, 2013:10-13). Yaşlanma ile birlikte algılamada ve yaratıcı yeteneklerde azalma, dikkatsizlik, düşünme hızında yavaşlama görülebilir. Öğrenme yeteneğindeki azalmayla birlikte hareketlerde yavaşlamanın da görülmesi olasıdır. “Bu yavaşlamaların nedenleri arasında beyin işlevlerindeki fizyolojik gerilemenin yanında, yaşlılarda sık görülen psikolojik faktörler, öğrenmeye motive olamama ve genel isteksizlik hali sayılabilir.” (Barut, 2008:39). “Ayrıca yaşlılarda görülen nörolojik ve psikiyatrik işlevler, hastalık nedeni ile evde uzun süre kapanıp kalmak, dış dünya ile ilişkinin kesilmesi, bir yakının vefatı veya uzun süre hastanede kalmak gibi sebeplerle bozulabilir” (Barut, 2008:60). Bu nedenlerle özellikle hasta yaşlıların sık ziyaret edilmesi oldukça önemlidir. Yaşlılara üretkenliklerini sürdürebilecekleri ortamlar hazırlamak, onları bu anlamda desteklemek, yüreklendirmek, örneğin; danışmanlık yaparak deneyimlerini aktarabilecekleri düzenekler oluşturmak yararlı olmaktadır (Kutsal, 2002:21).
Yaşlılık dönemi emeklilik ile başlayabilmektedir. Emeklilik ile kişi statü kaybetmekte kendisini değersiz ve işe yaramaz hissedebilmektedir. Bu doğrultuda, yaşlıların olanaklar çerçevesinde zihinsel faaliyetlerini sürdürmeye çalışmaları ve dış uyarılara açık olmaları bu yetilerinin korunmasında yardımcı olacak, hayatın içinde aktif olarak var olmalarını sağlayacak ve yaşlıların kendilerini değersiz hissetmelerinin önüne geçecektir. Yaşlılar hayatın içinde aktif olarak ne kadar var olursa hem psikolojik, hem fizyolojik, hem de zihinsel açıdan sağlıklı bir yaşlanma süreci geçirmiş olacaklardır. Muhakkak ki bu durumun yaşlıların çevresine de olumlu yansımaları olacaktır (Yerli, 2017:40)
Kaynak:
MEB (2013). Hasta ve Yaşlı Hizmetleri: Yaşlı Psikolojisi, Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınevi
BARUT, Yaşar (2008). “Yaşlılık Dönemi Zihinsel ve Ruhsal Özellikler”, Ersanlı K., Kalkan M. (eds), Psikolojik, Sosyal ve Bedensel Açıdan Yaşlılık içinde, (s. 39-60) Ankara: Pegem Akademi.
KUTSAL, Yeşim G. (2002). “Yaşlılık Döneminde Sık Görülen Sağlık Sorunları”, Kutsal Y.G. (ed.) Yaşlılıkta Kaliteli Yaşam içinde (s. 15-24). Ankara: Hacettepe Üniversitesi Geriatrik Bilimler Araştırma ve Uygulama Merkezi
Yerli, G. (2017). YAŞLILIK DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ VE YAŞLILARA YÖNELİK SOSYAL HİZMETLER. Journal of International Social Research, 10(52).