Boşanma sonrasında çocuk açısından ortaya çıkan ilk değişiklik, bundan sonra hem anne hem de babası ile aynı evi paylaşamayacağıdır. Boşanma sonrasında sadece tek bir ebeveyni ile aynı evde yaşayacak hatta birçok durumda yaşadığı ev, okulu, yaşadığı ortam değişecektir. Literatürde boşanmaların %80’inden fazlasında çocuğun anneyle yaşadığı ve velayeti almayan ebeveyn denilirken kastedilenin baba olduğu belirtiliyor. Velayeti alan ebeveynlerin yani genellikle annelerin ise, psikolojik, maddi, sosyal vb. birçok alanda zorluklar yaşaması nedeniyle çocuklarına kısıtlı zaman ve enerji harcayabildikleri belirtilmektedir.
Geleneksel olarak anne ve babanın aynı evde yaşadığı (iki ebeveynli) aile yapısında yetişen çocuğun, boşanma sonrasında tek ebeveyni ile yetişen çocuğa göre daha iyi bir ortamda yetişeceği öngörülmektedir. Bu bakış açısına göre, hem anne hem de babanın çocuk için duygusal destek, pratik yardım, bilgi, rehberlik ve denetleme gibi alanlarda önemli birer kaynak oldukları vurgulanmaktadır. Evde her iki ebeveyni ile birlikte yaşamasının çocuğun paylaşma, anlaşma ve uzlaşma gibi sosyal yetenekleri öğrenmesine yardımcı olabilmektedir. Bu bağlamda, boşanma sonrasında bir ebeveynin çocukla birlikte yaşamamasının çocuğun sosyalleşmesinde sorunlara yol açabilecektir.
Elbette ki bir çocuğun hayatında ne anne ne de babasının yeri doldurulamaz. Hem anne hem de babanın ebeveynlik rolleri birbirinin tamamlayıcısıdır. Bu nedenle, anne ve babanın boşanmasının ardından birbirlerinin evdeki yerlerini dolduramaya çalışmalarının ve çocuğu diğer ebeveyni ile görüştürmemelerinin çocuk üzerinde olumsuz etkileri olacağı belirtilmektedir.
Boşanma sonrasında çocukların yeni duruma uyum sağlaması, genellikle boşanma süreci ve boşanma sonrasında ortaya çıkan sonuçlar açısından geniş bir perspektifte incelenmektedir. Metaanalizler ve yapılan araştırmaları gözden geçirme çalışmalarında, 1960’lı ve 1970’li yıllarda daha çok boşanmanın sonuçları üzerindeki yaklaşımların benimsendiği ve boşanmanın çocuk üzerindeki stres veren etkileri üzerinde odaklanıldığı saptanmıştır. Daha sonraki çalışmalarda ise, boşanma sonrasında çocuğun boşanma sürecine uyumu ile ilgili çalışmalar göze çarpmaktadır.
Boşanma sonrasında çocuğun aynı evde birlikte yaşadığı ebeveyninden duygusal destek, bilgi ve öğüt almaya ihtiyacı olmaktadır. Ancak boşanma sonrasında çocuklarıyla aynı evi paylaşan bazı ebeveynler, çocuklarına yardım edemeyecek kadar kendi sorunlarıyla ilgilenebilir. Boşanma sonrasında, desteğe çok ihtiyacı olduğu bir süreçte aynı evi paylaştığı ebeveyninden ihtiyacı olan desteği göremeyen çocuklar için, arkadaşları ya da büyükanne büyükbaba gibi akrabaları önemli destek kaynakları olabilirler. Ancak çocuklara destek verebilecek arkadaşlar ya da akrabaların, anne ve babanın yerini tutamayacakları çok açıktır. Bu nedenle çocukların boşanma sonrasındaki süreçte, en fazla anne ve babalarından destek beklediği belirtilmektedir. Boşanma sonrasında çocukların genellikle velayeti alan ebeveynleriyle (genellikle anneler) aynı evde yaşadıkları görülmektedir. Bu nedenle boşanmayı takip eden süreçte, birçok çocuğun velayeti almayan ebeveynleriyle (genellikle babaları) ilişkilerinde niceliksel ve niteliksel azalma yaşamaktadırlar. Boşanma sonrasında babanın evdeki fiziksel yokluğu çocuklar üzerinde olumsuz etkiler ortaya çıkarabilmektedir.
Bu konuda yapılan bir çalışmada, boşanmanın ardından babası ile aynı evde yaşamayan kız ve erkek çocuklar arasında iyilik düzeyleri açısından farklılaşma bulunamamış; yani hem kız hem de erkek çocukların olumsuz olarak etkilendiği belirtilmiştir. Bu nedenle boşanma sonrasında hem kız hem de erkek çocuklar için babalarıyla aynı evde yaşamamalarının olumsuz etkileri ve babalarıyla boşanma sonrasında süre giden yeni ilişkilerinin önemi üzerinde durulmuştur.
Çocukların boşanmaya uyum sağlamasında en önemli etmenlerden birisi, annenin boşanma stresiyle başa çıkabilmesi ve çocuğunun bakımını aksatmamasına bağlıdır. Ancak, boşanma sonrasında çocuğun bakımı için eski eşinden çok az destek alabilen ya da hiç destek alamayan ebeveynlerin (genellikle anneler) hayatlarını dengede tutmakta zorlandığı ve bu nedenle çocukların uyum problemleri yaşayabilmektedirler. Evliliğin bitiş sürecinde, çoğu ebeveynin hissettikleri kırgınlık, öfke, umutsuzluk gibi duygular nedeniyle, kendi dertlerine gömülerek çocuklarının duygu ve ihtiyaçlarıyla fazla ilgilenemedikleri vurgulanmaktadır. Çocukların boşanma süreci hakkında açıklamalara ve desteğe çok fazla ihtiyaçları vardır. Birçok anne-baba, bu süreçte yaşananlar ve boşanma konusunda çocuklarına ne şekilde ve ne kadar bilgi vermeleri gerektiğine karar verememektedir. Ancak çocuğun boşanmaya uyumunda, ebeveynleri tarafından verilen bilgi ve desteğin etkisinden söz edilmektedir.
Bazı anne ve babalar, kendi aralarında aldıkları boşanma kararlarını çocuklarına söylemenin gereksiz olduğunu düşünmektedir. Bazı anne ve babalar ise, evden ayrılan ebeveynin gidişinin ardından, çocuklarla birlikte yaşayan ebeveynin açıklama yapmasının daha uygun olacağını düşünürler. Ancak bu tür yaklaşımlar çocuklar tarafından anlaşılamamakta; hatta bu durumda çocuklar, ebeveynleri tarafından reddedildikleri duygusu yaşayabilmektedirler. Çocukların boşanmaya uyumlarını arttırmak için, çocukların yaş dönemlerine göre anlayabilecekleri şekilde bilgilendirilmeleri ve ayrılık sürecine hazırlanmaları gerektiği üzerinde önemle durulmaktadır.
Kaynak: Öngider, N. (2013). Boşanmanın çocuk üzerindeki etkileri. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 5(2), 140-161.