TIBBİ SOSYAL HİZMET UYGULAMALARININ HASTA BİREYLER AÇISINDAN ÖNEMİ

TIBBİ SOSYAL HİZMET UYGULAMALARININ HASTA BİREYLER AÇISINDAN ÖNEMİ

Sosyal hizmet, mesleki etkinlik odağını çevresi içerisinde birey olarak belirlemiş, kendine özgü yöntem ve tekniklerle farklı yaşam durumları içerisinde olan müracaatçı sistemleriyle çalışan bir disiplindir (Kut 1988; Sheafor ve Horejsi 2003: 9). Sosyal hizmetin genel amacı, birey, aile ve toplumun sağlıklı sosyal işlevlere sahip olmasını sağlamaktır. Her bir bireyin kendi yaşamının kontrolünü elinde bulundurmasına, güçlü olmasına yardım ve sosyal adaletin sağlanmasına katkıda bulunmaktır. Sosyal Hizmet Sözlüğü’nde (Barker 1999), sosyal hizmet, insanların psiko – sosyal işlevlerini etkili bir biçimde yerine getirebilmelerinde onlara yardım eden ve aynı zamanda insanların iyi olma durumlarını korumak ve geliştirmek için toplumu ve sosyal değişme sürecini de etkileyen uygulamalı bir bilim olarak tanımlanmaktadır. Bir başka tanıma göre ise sosyal hizmet, bireylere, ailelere, gruplara ve toplumlara sosyal işlevselliklerini geliştirmede yardım eden, onların sorun çözme kapasitelerini geliştirmek ve uygun sosyal koşullar yaratmak amacıyla yürütülen profesyonel bir yardım süreci olarak ifade edilmektedir (NASW 1973). Bu tanımlar, sosyal hizmetin iki önemli boyutunu ortaya koymaktadır. Birincisi, bireye sosyal işlevselliğini geliştirmesinde yardım etmek ve yaşam kalitesini güçlendirecek sosyal koşulları sağlamak, diğeri ise bireyin sosyal işlevselliğini olumsuz yönde etkileyecek psiko-sosyal sorunları bireye olumsuz etki etmeden önlemektir. Sosyal hizmet, kendine özgü bilgi temeli ve değer sistemi olan bir disiplindir. Sosyal hizmetin iki önemli esas değeri vardır.

Bunlar;

1.Kişinin onurunu, saygınlığını ve kapasitesini en son noktaya kadar geliştirme hakkına sahip olduğudur. 2.İnsanların birbirlerine bağımlı oldukları ve buna bağlı olarak, kendi kapasiteleri çerçevesinde birbirlerine karşı sorumlulukları olduğudur (Kut 1988: 42).

İnsanı, insan olduğu için değer taşıyan bir varlık olarak kabul eden, insanın saygınlığını, yaratıcı gücünü önemseyen sosyal hizmet, farklı ortamlarda geniş bir uygulama alanına sahiptir. Sosyal hizmet disiplininin önemli uygulama alanlarından birisi de sağlık kurumlarında ya da hastanelerde yürütülen tıbbi sosyal hizmettir. Bu nedenle tıp alanında çalışan sosyal hizmet uzmanı, hastanın ve ailesinin hastalığa ve tedaviye uyumu açısından tedavi ekibi içinde yer alan ya da alması gereken önemli profesyonellerden biridir. Avrupa Birliği’ne giriş yolunda çalışmalarına devam eden ve her geçen gün gelişmekte ve büyümekte olan bir ülke olarak Türkiye’de sağlık hizmetlerinin standardı da giderek yükselmektedir. Özellikle büyük kentlerdeki köklü üniversite hastanelerinde ve eğitim, araştırma ve uygulama hastanelerinde verilen sağlık hizmetleri, bugün birçok Avrupa ülkesinin sağlık hizmeti standartlarına erişmiş ve hatta birçok ülkelerdeki sağlık hizmetlerinden daha kaliteli hale gelmiştir. Tedavisi zor olan ve uzun süre tedavi gerektiren kronik hastalıkların tedavisinde başarı giderek artmış ve hastaların yaşam sürelerinin arttırılması ile yaşam kalitelerinin standardı da yükseltilmiştir. 2000’li yılların başlarından itibaren de özel sektöre bağlı hastaneler giderek yaygınlaşmış ve tıpta uzmanlaşmaya paralel olarak özel hastanelerde de daha etkin sağlık hizmeti verilmeye başlanmıştır. Sağlık hizmetlerinde gerçekleşen bu hızlı gelişmelere paralel olarak sağlık kurumlarında daha çok sayıda sosyal hizmet uzmanının istihdam edilmesi ve tıbbın uzmanlaşmış alanlarında tedavi ekibi içerisinde sosyal hizmet uzmanının yer almasının önemi de giderek ön plana çıkmıştır. Ancak tıpta ve sağlık hizmetlerinde kazanılan bu önemli gelişmelerin içerisinde yer alması gereken bir meslek olarak sosyal hizmetin profesyonel mesleki duruşunu ortaya koyabilmesi için önemli görevler üstlenmesi gerekmektedir. Bunların en önemlilerinden birisi, ülkemizde sosyal hizmet eğitiminin başladığı 1960’lı yıllardan bu yana alışılagelmiş bir biçimde yeni profesyonellere de aktarılan, alanda gerekli olan müdahale becerilerinin kazanılmasını sınırlayan, yüzeysel eğitim ve uygulamaların bir an önce değiştirilmesi ve bilimsel, çağdaş ve profesyonel çerçevede müdahale becerilerinin kazandırıldığı uygulamalara geçilmesidir. Bir diğeri ise, sağlık kurumlarında ve diğer uygulama alanlarında sosyal hizmetin profesyonel mesleki kimliğini ve duruşunu ortaya koyabilmek ve tıbbın uzmanlık alanlarında etkin çalışabilecek, tedavi ekibi tarafından kabul görecek sosyal hizmet profesyonellerini yetiştirmektir. Bunun için de tıbbi sosyal hizmet alanında iyi düzeyde mesleki deneyimi olan akademisyenlere gereksinim olacaktır. Yaşam kalitesi, fiziksel ve bedensel iyilik hali, kişisel gelişim ve tatmin olma durumu, diğer insanlarla ilişkiler, rekreasyon ve sosyal, toplumsal ve yurttaşlık aktivitelerinin bir yansımasıdır. Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımında yaşam kalitesi, “hedefleri, beklentileri, standartları, ilgileri ile bağlantılı olarak, kişilerin yaşadıkları kültür ve değer yargılarının bütünü içinde durumlarını algılama şekli” olarak tanımlamaktadır. Yaşam kalitesi, “yaşam şartları içerisinde elde edilebilecek kişisel doyumun seviyesini etkileyen, hastalıklara ve günlük yaşamın fiziksel, ruhsal ve toplumsal etkilerine verilen kişisel tepkileri gösteren bir kavram” şeklinde de tanımlanabilmektedir. Yaşam kalitesi, “sübjektif iyilik hali” veya bir diğer ifadeyle “kişinin kendi yaşamından memnun olma durumu” olarak da tanımlanmaktadır. Bununla ilişkili bir kavram olan sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi ise daha çok “hastalık, yaralanma, tedavi veya davranıştan etkilenen bozukluklar, fonksiyonel durumlar, algılar ve sosyal imkanlar tarafından değişen yaşam süresine dair bir değer” üzerinde yoğunlaşmaktadır.

Hastalık söz konusu olduğunda yasam kalitesi kavramı daha çok önem kazanmaktadır. Hastalığın tanılanması ile başlayan zorlu süreç, hasta ve ailesinin yaşamlarını fiziksel, ruhsal ve sosyal boyutlarda etkileyebilmektedir. Bu özellikleri nedeniyle hastalık ve tedavi süreci, hasta ve ailesinin bu boyutlarda değerlendirilerek ele alınmasını gerektirmektedir. Özellikle kronik hastalıkların tanı, tedavi ve terminal dönemlerinde hasta ve ailesinin psiko-sosyal desteğe ciddi gereksinimleri vardır. Örneğin, hastalığın tanılanması ile nasıl bir tedaviye gereksinim olduğu ve hastalığın prognozunun nasıl olacağı, hasta ve ailesi tarafından en çok merak edilen konudur. Bu nedenle hastanın durumu ile ilgili bilgi almasını sağlamak, duygularını ifade edebilmesi, yaşamında istediği düzenlemeleri yapabilmesi için gerekli imkanların sağlanması oldukça önemlidir. Hastanın ve ailesinin uygun biçimde bilgilendirilmesi, gereksinimine göre psiko-sosyal açıdan desteklenmesi hastanın tedaviye uyumunu kolaylaştıracağı gibi yaşam kalitesini de olumlu yönde etkileyecektir. Hastanın hastaneye yatışının ilk anlarından itibaren tanının hasta ve aile üyeleri tarafından nasıl algılandığının, aile sisteminde ne tür değişimlere yol açtığının, ne tür gereksinimlerin ortaya çıktığının, ne tür destek kaynaklara gereksinim olacağının, hastalıkla birlikte gelen yeni yaşam durumunun bir profesyonel tarafından değerlendirilmesi ve tedavi ekibinin bilgilendirilmesi oldukça önemlidir.

Sosyal hizmet uzmanı tarafından yapılan değerlendirmelerde hastanın hastalığına ve tedaviye psiko-sosyal uyumu, hastanın sosyal destek kaynakları, bu kaynakların işlevselliği, sürekliliği ve niteliği, hastanın ne tür psiko-sosyal gereksinimlerinin olduğu ve hangi toplumsal kaynaklardan yararlanılabileceği gibi ana boyutlar üzerine odaklanmaktadır. Değerlendirmeyi yapan sosyal hizmet uzmanı, hastanın tedavi hizmetlerinden en uygun biçimde yararlanabilmesi için hastalıkla birlikte gelen sorunlara yönelik bir müdahale planı hazırlar ve bir vaka yöneticisi olarak hasta için gerekli olan hizmetleri belirler. Sosyal hizmet müdahalesi çerçevesinde yapılan psiko-sosyal değerlendirmeler ve profesyonel müdahale planları, hastaların yaşam kalitesi düzeylerinin korunması ve daha üst düzeye yükseltilmesine direkt katkı sağlamada ciddi bir öneme sahiptir. Hastane ortamında görev yapan bir sosyal hizmet uzmanı, hastanın tedavisi sırasında ve sonrasında, gereksinime göre farklı mesleki rolleri yerine getirmek için hasta ve ailesinin sosyal yardım hizmetleri, toplum merkezleri, aile danışma merkezleri, okullar, sosyal hizmet kuruluşları, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları gibi farklı toplumsal kaynaklardan yararlanmaları yönünde çalışır. Burada hedef, hastanın tedavisine psiko-sosyal yönden olumlu katkı sağlayabilecek destek kaynaklardan yararlanmak ve koruyucu, önleyici, destekleyici müdahale planları ile toplumsal kaynakları hasta yararına kullanmaktır. Transdisiplinler modeli benimseyen ekip çalışmalarının giderek yaygınlaştığı günümüzde sosyal hizmet uzmanının tedavi ekibi içerisinde bir diğer önemli görevi, hastanın gereksinimlerine uygun bir taburculuk planı hazırlanması ve uygulanmasıdır. Hazırlanacak olan taburculuk planı, hastanın ve ailesinin psiko-sosyal ve ekonomik gereksinimleri çerçevesinde, tedavi ekibinin önerileri doğrultusunda yapılandırılır. Bu plan, hastanın evine ulaşımı, ayaktan kullanılacak ilaç ya da tıbbi malzemenin sağlanması, iş yeri ile ilgili sorunların ele alınması, evde çocuklar ve diğer aile üyeleri açısından risk oluşturabilecek durumların ele alınması gibi durumları içeren bir plandır. Bazı kronik hastalıklarda hastanın taburculuk sonrasında döneceği sosyal ve fiziksel çevrenin hazırlanması, hem uyumunu hem de yaşam kalitesini olumlu yönde etkileyebilecek bir başka önemli boyuttur. Hastanelerin sosyal hizmet birimlerinde ya da kliniklerde yürütülen bu tür sosyal hizmet uygulamaları, hastalığın, hasta ve ailesi üzerine olumsuz psiko-sosyal ve ekonomik etkilerinin mümkün olduğunca azaltılmasını hedeflemektedir. Hasta ve ailesinin bu etkilerle daha güçlü ve bilinçli bir biçimde baş edebilmesi ve hastanın tedaviden etkin biçimde yararlanması yönünde, sosyal destek mekanizmalarının harekete geçirilmesi ile yürütülen profesyonel müdahaleler yine hastanın yaşam kalitesini direkt olarak olumlu yönde etkileyen öneme sahiptir. Hastanelerin sosyal hizmet birimlerinde çalışan sosyal hizmet uzmanları, hasta ve ailesi ile mikro, mezzo ve makro düzeylerde ve farklı amaçlarla yürüttükleri uygulamalarda, hasta ve yakınlarının iş kaybı, sağlık sigortasından yoksun olma gibi hastanın tedavi giderlerinin karşılanmasına engel oluşturacak ekonomik sorunların çözümü için de çalışmaktadırlar. Hastalık nedeniyle çeşitli nedenlerle ortaya çıkan ekonomik sorunlar, hasta ve ailesinin yaşam standardını ciddi anlamda etkilediği için bu sorunlara çözüm bulunması da hastanın yaşamında olumlu etki yapacaktır. Hastanın hastanede terk edilmesi, bakım sorumluluğunu üstlenecek bir aile üyesinin olmaması gibi durumlarda da sosyal hizmet uzmanları mümkün olan en kısa sürede hastanın güvenli bir bakım sistemine dâhil edilmesi yönünde gerekli müdahaleleri yerine getirmektedirler. Hastalar ve ailelerinin hastalıkla baş edebilmede sağlıklı stratejiler geliştirebilmeleri için formal ve informal sosyal destek sistemlerinin tampon bir mekanizma görevi gördüğü, hastalık nedeniyle ortaya çıkan anksiyete ve depresyonun azaltılmasında önemli rol oynadığı bilinmektedir. Konuya bu açıdan bakıldığında, hasta ve ailesinin sosyal çevrelerini profesyonel bir bakışla değerlendirilmesi, hasta ve ailesi açısından önemli olan, onların psiko-sosyal gereksinimlerine uygun emosyonel, maddi, somut, bilgi sağlayan ve güvence veren sosyal destek mekanizmalarının harekete geçirilmesi de önemli olacaktır. Bu destek mekanizmalarının hasta ve ailesinin gereksinimlerine yanıt verebilecek biçimde organize edilmesi ve nitelikli olarak sürekliliğinin sağlanması yönünde yürütülecek çalışmalar yine hastanın yaşam kalitesini olumlu yönde etkileyecektir. Sosyal hizmet uzmanları, mikro ve mezzo düzeylerde yürüttükleri uygulamalarda hastanın hastalıktan sonra ortaya çıkan ambivalan duygularını, korku, kızgınlık ve suçluluk duygularını sağlıklı biçimde ifade edilmesi için uygun ortamlar yaratabilir. Makro düzeyde planlanan ve yürütülen uygulamalar da hastaların ve ailelerinin bir araya gelerek ortak sorunlarının çözümü için sosyal aktivitelerde bulunmaları, kendi kendilerine yardım edebilecek bilgi ve becerileri kazanabilmeleri için önemli uygulamalardır. Genel olarak tüm bu uygulamalar değerlendirildiğinde hastane ortamlarında yürütülen sosyal hizmet uygulamalarının hasta yaşam kalitesini olumlu yönde etkilediği ve önemli olduğu belirtilebilir.

Kaynaklar: ÖZBESLER, C. (2013). HASTA YAŞAM KALİTESİNDE TIBBİ SOSYAL HİZMET UYGULAMALARININ ÖNEMİ. Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi, (2), 6-12.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir