MODERN ZAMANLAR FİLMİNİN ÇALIŞMA YAŞAMI AÇISINDAN ANALİZİ

MODERN ZAMANLAR FİLMİNİN ÇALIŞMA YAŞAMI AÇISINDAN ANALİZİ

Film daha başlarken bile eleştiriye maruz kalır aslında. Hızlı ve toplu bir şekilde ilerleyen koyun sürüsünün ardından fabrikaya aynı şekilde hızlı ve toplu şekilde giden insanlar gösterilmiştir. Koyunların arasında sadece siyah bir koyunun olması belki Sherlock’un hastaneden çıkınca lider olarak algılanmasına benzetilebilir. Fabrika içinde herkesin kendine ait bir görevi olduğu ve bu görevi sürekli olarak hızlı bir şekilde yaptıkları gözlemlenmektedir. Bu işçiler seri üretimin bir parçasıdır. Sinekten korunurken, kaşınırken bile ellerini çektikleri işlerinde seri üretim hemen sekteye uğramaktadır.

Seri üretimin uygulandığı fabrikada işveren hızlı bir şekilde insani ihtiyaçları göz ardı ederek işçilerin çalışmasını istemektedir. Her saniyede işveren tarafından izlenen işçiler, talimat almaktadırlar. Özel alanları yok sayılmaktadır. İşveren işçilere isimleriyle seslenmemektedir. “Man” diye seslendikleri insanlar işveren gözünde aynıdır tıpkı seri üretimde üretilen ürünler gibi. Seri üretimin hızlandırılması için otomatik bir yemek yeme makinesi üretilmiştir. İşçiler yemek yerken dahi işlerine devam etmektedirler, istenen budur. Bu sayede vakit kaybı azalacaktır. Sürekli aynı işi yapan Sherlock karakteri artık kaslarına hakim olamaz. Gördüğü bir kadının dahi düğmelerini sıkmaya başlar. Kendini o kadar kaybeder ki çarkların içine girdiğinde bile aynı hareketleri yapmaya devam eder. Girdiği hapishanede sıcak bir yatağı ve yemeği olan karakter hapishaneden çıkınca üzülür çünkü fabrikadaki iş hayatındansa buradaki hayatında daha mutludur. İnsani ihtiyaçlarını karşılayabilmektedir. Bu istek özgürlüğünden bile vazgeçebilmesine neden olur. Babasını kaybeden, kardeşlerini devlet himayesine bırakan fakat kendisi kaçan kızla tanışır. O kızın da pastanede onca şeye bakıp sadece ekmek çalması ciddi bir eleştiri sahnesidir bence. O kızla birlikte kurduları hayal bize çok şey anlatır. Aslında temel ihtiyaçlarının hayalini kurarlar. Ev ve yemek. Filmde işçilerin evi yoktur. Sherlock sürekli kurumlar arasında gidip gelmektedir. Hayalinde bile bir ineği makineleşmiş şekilde görür. Daha sonra kızın hırsızlığını üstlenen Sherlock o olay ve haricinde yine hapishaneye girmek için sürekli uğraşır. Maruz kaldığı muamele hapishaneye gitme isteğini artırır. Bunu artıran bir iş yönetimi mevcuttur. Fabrikaya tekrar döndüğünde ustası çarka sıkıştığında ustasını kurtarmaya çalışırken yemek molası için zil çalar ve ustasını bırakıp yemek yemeye başlar. Bu örnek bile maruz kaldığı iş yönetiminin kendisini ne kadar hissiz ve makineleştirdiğini gösterir.

Daha sonra çalıştığı bir mağazada Sherlock’un arkadaşları aç oldukları için hırsızlık yaptıklarını iddia ederler. Kız arkadaşının çalıştığı yerde sözlerini düşürüp anlamsız şekilde şarkı söyleyen Sherlock, tüketim toplumunun hiçbir şey anlamadığı halde eğlendiklerini görür. Bu da aslında bir yandan acımasız iş yönetimi sonrası robotlaşan insanlar varken, diğer tarafta tüketen ve anlamsız şekilde eğlenen insanlar var demek istenir. Bu sahne işçi ve ploretarya arasındaki ayrımı eleştirel bir şekilde göz önüne sermektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir