Dinleme; iletileri anlayabilme uyarana tepkide bulunabilme etkinliğidir. Diğer bir deyişle dinleme; konuşma ya da okuma yoluyla gönderilen bir iletinin kavranmasıdır. Dinleme; aynı zamanda öğrenme yollarından biridir ve belli bir amaç için yapılır. Dikkat Bir uyarana yöneltilen bilinçli farkındalık demektir. Dışarıdaki tüm uyaranlara bilinçli biçimde dikkat edemeyiz. Dışarıdaki bazı uyaranlara da istemesek de dikkat ederiz. Duymak – Dinlemek Duymak, ses dalgalarının kulak zarına çarpmasıdır, gelen mesajların bir ses dalgası olmasıdır. Dinleme ise kaynağın kodlayarak gönderdiği mesajı anlamaya çalışmak, kod açmak, işittiğimizi anlamak ve muhafaza etmektir. Bazen duyduğumuzu hatırlamayız. Çünkü, dinlememişizdir. İyi bir dinlemede sadece sözcüklerin kod açımına değil, kaynağın beden diline de (el kol hareketleri, mimikler, ses tonu vb.) dikkat etmek gerekir.
İyi Dinleyiciler;
Dikkat ve ilgi ile dinler. Sözlerin içeriği kadar duyguları da dinler. Sabırlıdır, duygularını kontrol edebilir. Göz teması, baş hareketi ile dinlediğini belli eder. Konuşanın sözünü kesmez, cümlelerini tamamlamaz. Anlamadığı yönleri sorarak açıklığa kavuşturur. Söylenenler hoşuna gitmese de, söyleyeni yargılamaktan kaçınır. Anladığından emin olmak için söyleneni kendi ifadeleri ile tekrar eder.
Konuşma ile dinleme bir madalyonun iki yüzü gibidir. Anlaşma ve iletişimin sağlıklı biçimde yürüyebilmesi hem konuşmanın hem de dinlemenin etkili biçimde gerçekleşmesine bağlıdır. Eleştiri için ise , kişi hem konuşmasını hem de dinlemesini bilmelidir. Dinleme, katılım gerektiren bir süreçtir. Bir konuşmanın anlamını tam olarak kavrayabilmek için soru sormanız, geribildirimde bulunmanız gerekmektedir, yani iletişim sürecinde işbirlikçi olmanız gerekmektedir.
İletişim sadece konuşma değildir. İletişim, aynı zamanda;
*Ne söyleyeceğimizi bilmek.
*Ne zaman söylemenin uygun olacağına,
*Nerede söylemenin doğru olduğuna karar vermek,
*En iyi nasıl söyleneceği hususunda fikir yürütmek,
*Olayları basite indirgeyerek sunabilmek,
*Karşınızdaki kişiyle göz kontağı kurarak konuşabilmek,
*Karşınızdaki kişinin mesajı anlayıp anlamadığını kontrol edebilmektir.
DİNLEME ÇEŞİTLERİ
GÖRÜNÜŞTE DİNLEYEN: Bazen karşınızdaki kişi dış görünüşüyle dinliyormuş gibidir, fakat iç dünyası bambaşka yerlerdedir. Ya da kafasında sizin söylediklerinizden daha önemli bir konu vardır. Bu dinleme türü aslında dinlememek sadece dinliyormuş gibi yapmaktır. Sınıfta veya diğer etkinliklerde insanların gözlerini size çivilediklerini, arada sırada gözlerini hayret ifadesi vererek açtıkları yada başlarını salladıklarını görürsünüz; çok büyük bir dikkatle sizi dinliyor gibidirler ancak zihnen çok uzakta olan bu insanlara hitap ederseniz uykudan uyanır gibi sıçrarlar.
SAPLANMIŞ DİNLEYİCİ : Duygusal yönden saplanmış dinleyicilerdir. Sürekli bir duygusal tonu taşımak isterler; ne söylerseniz söyleyin ondan bir espri, gülünecek bir şey çıkarmak isteyenler olabileceği gibi, her söylenenden hüzünlü bir şeyler çıkarmaya çalışanlarda vardır. Böyle belirli bir duyguya saplanmış dinleyiciler kendi ilgilendikleri duyguların dışında işittiklerini, hemen o anda unuturlar.
SAVUNUCU DİNLEYİCİ: Bu tür dinleyiciler sürekli savunma durumundadırlar. Yapılan her tür konuşmayı kendilerine yönelik bir saldırı gibi algılarlar ve sürekli kendileri ile ilgili aslında öyle olmadıklarını, öyle düşünmediklerini ispatlamak gibi bir uğraşı içindedirler. Konuşmaları genellikle kendilerine dönüktür. Ne duyarsa duysun her söyleneni kendine yönelmiş bir saldırı sayar ve hemen karşı savunmaya geçer.
TUZAK KURUCU DİNLEYİCİ: Bu tür dinleyiciler hiç seslerini çıkarmadan dinlerler, çünkü bunlar dinledikleri bilgiden yararlanarak karşıdakini zor duruma bırakacak fırsatlar yakalamaya çalışırlar. Hatalarını bulmak, açık aramak, eksikliklerini ortaya çıkarmak için dinlerler. Bu dinleyiciler sinsice bir çaba içindedirler. Daha önceden yapılmış planları vardır, konuşmacıyı usta sorularla tuzağa çekerler. Argoda kullanılan “punduna getirip mosmor etmek” şeklindeki deyimi bu dinleme türüne karşılık gelir.
YÜZEYSEL DİNLEYİCİ: Konuşanın kullandığı kelimelerin yüzeyinde kalır ve asıl altta yatan anlama ulaşamazlar. Kelimelerin manasını o zannederler. Üniversiteyi kazanıp gelen öğrencinin o şehirdeki akrabalarına gittiğinde ona “sık-sık gel bekleriz” demelerini ciddiye alıp sık-sık gitmesi ve evdekilerin de bundan rahatsız olması.
AKTİF DİNLEYİCİ: Bir kimseyle konuşurken, onun demek istediğiyle bizim anladığımızın aynı olup olmadığını dinlemeye “geri-iletim” adı verilir.
ETKİLİ DİNLEME İÇİN PRATİK ÖNERİLER
- Özellikle hataları düzeltmek ya da bir noktayı belirtmek için konuşanın sözünü kesmeyin,
- Yargılamayın,
- Yanıtlamadan önce düşünün,
- Konuşanın yüzüne bakın,
- Duyabilecek kadar yakında durun,
- Duyduklarınızı saptıracak değerlerin ve önyargıların farkında olun,
- Önemli noktaların altında yatan düşünceleri arayın,
- Söylenenler üzerinde yoğunlaşın,
- Karşınızdaki konuşurken yanıt vermekten kaçının,
- Asla kavgaya dönüştürmeyin,
- Kestirip atmayın.
Kaynakça:
- Ş, Kara. “Ailede İletişim” Biruni Üniversitesi, İstanbul.