1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nda; tüzel kişiliği olan, ortakların ekonomik çıkarlarını, meslek ve geçimlerine ilişkin ihtiyaçları karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet yoluyla sağlamak, korumak amaçlarını taşıyan gerçek ve kamu tüzel kişileri, özel idareler, belediyeler, köyler, cemiyetler ve dernekler tarafından kurulan, değişir ortaklı ve sermayeli kuruluşlar kooperatif olarak adlandırılmaktadır. (Sönmez, 2011: 38) Kooperatifler insanların bir araya gelerek sosyal, ekonomik ve kültürel amaçlarına demokratik karar verme yoluyla ulaşmalarını sağlayan bir girişim modelidir. Paylaşmanın, dayanışmanın yardımlaşmanın, güçlü sermaye karşısında rekabet edebilmenin önemli bir yoludur. Kooperatifler, adil bir gelir dağılımının sağlanması, yoksulluğa çözüm olması ve istihdamı artırması açısından önemli ekonomik kalkınma araçlarıdır. Özellikle dezavantajlı grubu oluşturan kadınların ekonomik ve sosyal açıdan ihtiyaçlarını karşılayabilecek oldukça önemli girişimlerdir. Ülkemizde son yıllarda kurulan kooperatiflerimizden biri de Eğitim, Kültür, Dayanışma ve İşletme Kooperatifi olarak kurulan engelliler kooperatifleridir. Bu kooperatifleri diğerlerinden ayıran sosyal amacının daha ağırlıklı olmasıdır. Engelli ailelerinin ve de özellikle annelerinin kurdukları kooperatif yürütülen faaliyetleri itibariyle çok özeldir. Çünkü engellilere hizmet etmek amacıyla kurulmuştur. (Akgöz, Ercan, 2012: 33) En kısa tanımıyla “birlikte iş görmek” demek olan kooperatifçilik, özellikle gelişmekte olan ülke ekonomileri için halen günümüzün en etkili kalkınma araçlarından biri olarak görülmektedir. Bu aracın rasyonel ve sistematik bir yaklaşımla ele alınıp, uygulanması halinde ise sonuç alınmaması için herhangi bir neden kalmamaktadır. (Koç, 2012: 24) Ancak, bilgi ve iletişim teknolojisi gibi alanlarda, yaşlı ve çocuk bakımı hizmetleri, el sanatları ve kültürel alanlarda da yeni kooperatif türleri yaygınlaşmaktadır. Kadın Kooperatifleri Birliği (Simurg) kadın kooperatiflerini “ihtiyaçları ve öncelikleri temelinde hizmet geliştirmek üzere yerel kadın grupları tarafından oluşturulan yapılardır” olarak tanımlamıştır (Diguid, Durutaş ve Wodzicki, 2015: 20 aktaran Serinikli, 2019: 3) Kadın kooperatifleri, ortakların ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamak amacı taşıyan ve bu adımda atılan girişimleri destekleyen çok ortaklı demokratik ve şeffaf kurumlardır. (Alkan, 2018:205)
KOOPERATİFÇİLİĞİN İLKELERİ
Türkiye Milli Kooperatifler Birliği’nin resmi internet sitesinde de bu ilkeler şöyle sıralanmaktadır; (TMKB, http://www.turkey.coop/menu/Kooperatifcilik-Ilkeleri/13)
1. Gönüllülük ve Herkese Açık Üyelik
2. Üyeler Tarafından Gerçekleştirilen Demokratik Denetim
3. Üyelerin Ekonomik Katılımı
4. Özerlik ve Bağımsızlık
5. Eğitim, Öğrenim ve Bilgilendirme ,
6. Kooperatifler Arasında İşbirliği
KOOPERATİFLERİN TÜRLERİ
Kuruluş amaçları farklılık arz ettiğinden dolayı oldukça farklı türde kooperatiflerden bahsedilebilir. Türkiye’de kooperatifleri aşağıdaki şekilde sınıflandırmak daha doğru olacaktır:
1- Üretim ve Pazarlama Kooperatifleri
a) Tarım satış kooperatifleri
b) Üretim ve pazarlama kooperatifleri
c) Karayolu yük ve yolcu taşıma kooperatifleri
d) Tüketim kooperatifleri
e) Kadın girişimi üretim ve işletme kooperatifleri
f) Turizm geliştirme kooperatifleri
g) Yaş sebze ve meyve pazarlama kooperatifleri
h) Pazarcılık işletme kooperatifleri
i) Küçük sanat kooperatifleri
j) Site işletme kooperatifleri
k) Temin tevzi kooperatifleri
l) Eczacılar üretim temin ve dağıtım kooperatifleri
2- Tarım Kooperatifleri
a) Tarımsal kalkınma kooperatifleri
b) Sulama kooperatifleri
c) Su ürünleri kooperatifleri
d) Pancar ekicileri kooperatifleri
3- İnşaat Sektörü Kooperatifleri
a) Konut yapı kooperatifleri
b) Küçük sanayi sitesi yapı kooperatifleri
c) Toplu işyeri yapı kooperatifleri
4- Kredi Kooperatifleri
a) Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri
b) Tarım kredi kooperatifleri (Terzi, 2019:7)
Ülkemizde kooperatifçiliğin geçmişi Osmanlı Dönemine kadar uzansa da önemli gelişmeler 1163 Sayılı “Kooperatifler Kanununun” yürürlüğe girmesiyle başlamıştır. Ülkemizde kooperatifler genellikle faaliyet alanına göre gruplandırılmaktadır. Başlangıçta üretim, tüketim, konut, temin-tevzi ve kalkınma kooperatifleri ağırlıklı iken, son zamanlarda sektör ağırlıklı kooperatiflerin kurulduğu gözlenmektedir. Sektörel anlamda tarım satış kooperatifleri yanı sıra ulaştırma, basın-yayın, sağlık ve eğitim alanlarında yeni tür kooperatiflere de rastlanmaktadır. Halen 31 ayrı türde yaklaşık 80.000 bin adet kooperatif, 600 adet kooperatif birliği bulunmakta olup, kooperatif ortak sayıları 8 milyon kişiye ulaşmıştır. Başlangıçta ortak menfaatlerin korunması ve küçük ekonomik işletmeler gibi çalışan kooperatifler günümüzde ulaşılan ekonomik büyükle üçüncü sektör olarak kabul edilmektedir. (EMİROĞLU, 2019:2) Memleket sandıkları Türk Kooperatifçiliğinin başlangıcı olarak görülmektedir. Sebebi ise sağlanan kazançtan yönetim gelirleri düşüldükten sonra kalan paranın üçte biri üyelere dönem sonu karı olarak dağıtılmaktaydı. Memleket Sandıkları 1883 yılında Menafi Sandıklarına dönüşmüş ve 1888 yılında Menafi Sandıkları da kaldırılarak yerine Ziraat Bankası kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile birlikte kooperatifçilik hareketlerini başlatan Mustafa Kemal Atatürk’tür. Türkiye’de 1963 yılından beri hazırlanan kalkınma planları incelendiğinde 1963 ile 1967 yıllarını kapsayan I. Kalkınma Planı’nda kooperatiflere detaylı yer verilmiştir. Köylerin kalkınması dolayısıyla da toplumsal kalkınma için kooperatiflerin öneminden bahsedilmiştir. Tarımda gelişmenin kooperatifleşme hareketi ile olacağı vurgulanmış ve bu nedenle kooperatiflerin destekleneceği belirtilmiştir. Daha sonrasında yayınlanan II. Planda ise kooperatiflerle ilgili sektör ayrımı yapılmıştır ve 1163 sayılı Kooperatifler Yasası çıkartılmıştır. 1969 yılında çıkarılan bu yasayla Ticaret Bakanlığı’na bağlı olan kooperatifler 1983 yılında bu konu ile ilgili görev ve yetkiler Tarım, Orman ve Köyişleri Bakanlığı’na devredilmiştir. 1969 yılında çıkarılan Kooperatifler Yasası’ndan önce Türkiye’de kooperatifçilik faaliyetleri yavaş ilerlemekteyken bu yasadan sonra kooperatifleşme faaliyetleri hızlanmıştır. 1963 yılından beri hazırlanan kalkınma planları incelendiğinde Türkiye’de hükümetlerin uzun süre görevde olamamaları uygulanacak kooperatifçilik politikalarını da etkilemiştir. Türkiye’de kooperatifçilik faaliyetlerinin yürütülmesinden Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Genel Müdürlük Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Daire Başkanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü Yapı Kooperatifleri Daire Başkanlığı ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Şube Müdürlüğü/ Koordinatörlük Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Teşkilatlanma Daire Başkanlığı Kooperatifçilik Koordinatörlüğü sorumludur. Türkiye’deki kadın kooperatifleri incelendiğinde kadınlar tarafından ülkemizde kırsal alanda kurulan ilk kooperatifin bir proje kapsamında 2003 yılında İzmir’in Kiraz ilçesi Yağlar Köyü’nde yaşayan kadınların kurmuş olduğu kooperatiftir. Ailelerine destek olmak ve yaşadıkları bölgede yaşam koşullarının daha iyi olması için bu kooperatifi kuran kadınlar sadece kooperatifi kurmakla kalmamış kendilerini geliştirmek için eğitimler düzenlemişlerdir. (Topaloğlu, Topaloğlu, 2017:3) Kendi kapalı çevrelerinde yaşayan kadınlar kooperatifleri kurulduktan sonra dış kurumlara aşina olmuşlardır. Kooperatife üye kadınlar kolektif olmanın verdiği güçle özgüven kazanmışlardır. Özellikle kooperatif faaliyetleri başladıktan sonra aldıkları eğitimlerle yeni rol ve ben imajları gelişmiştir. Kadın kooperatiflerinin kadınlara sağladığı en önemli yarar; düzenli bir gelir elde edebilmeleri, sahip olacakları iş güvencesi ve sabit bir işyerine sahip olmaktır. Kadın kooperatifleri yoksulluktan en çok etkilenen kadınlara istihdam sağlayarak onların bu durumdan çıkmalarına yardımcı olmaktadırlar. Biliyoruz ki tüm dünyada ekonomik sistemde kadınların iş gücüne katılımı, iş yaşantısı bakımından dezavantajlıdır. Kadınların ekonomik faaliyetlerde yer almasını sağlayacak en önemli yöntemlerden biri de kooperatifçiliktir. (İlgün, 2020:104) Kırsal alanlarda kadınlar için kurulmuş olan kooperatifler, kadın çiftçiler ve üreticiler için sınırlı kaynaklarla hareket edebilmelerine rağmen kırsal kalkınma için önemli bir rol oynar. Çoğu geleneksel kooperatif, öncelikle erkek egemen bir yapı tarafından yönetildiği için kadınların özgür olarak katılımlarını desteklemeyen hükümet yapılarını tutmaya devam eder. Kırsal kalkınmada cinsiyet eşitliği için kooperatif girişimciliğine kadınların girişimini teşvik etmek önemli olmaktadır. Kooperatiflerde, cinsiyet eşitsizlik kavramının farkındalığı artsa da, önyargının üstesinden gelmek zor ve kooperatiflerdeki yerleşen erkek taraflılığını sökmek sıkıcı bir süreç olmaktadır. Kooperatifler, kadınların katılımı için elverişli olmayan yapıların idare edilmeye devam ettiği yerlerde tarım, kırsal bölgelerde yaşayan kadınların kendi kooperatiflerini oluşturmak için seçenekler sunan bir fırsat olabilmektedir. Pek çok gelişmekte olan ülkede kadınlar, kayıt dışı ekonomilerde, düşük bir düzeyde faaliyet gösteren ve marjinal gelirlerinin düşük olduğu bir şekilde bireysel olarak çalışmaktadırlar. Bu nedenle küçük ölçekli kooperatifler kadınların güçlerini birleştirerek onlara ekonomik, sosyal ve politik bir kaldıraç sağlayabilir. 1990’lı yıllarla birlikte kadınların kooperatifleşerek girişimlerini sergilemesi daha da artış göstermiştir. Ülkemizde özellikle istihdam alanında dezavantajlı bir grupta yer alan kadınların kooperatifleşmeleri ve bu şekilde ekonomik yaşamda yer almaları ekonomik kalkınma için önemli bir etki yaratmaktadır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü bu kapsamda Ekim 2021 itibariyle “Kadınların Kooperatifler Yoluyla Güçlendirilmesi” Projesini hayata geçirmiştir. Tabloda görülebileceği gibi Türkiye’de aktif faaliyet gösteren 160 kadın kooperatifi bulunmaktadır. Yoğunluğu üretim ve işletme kooperatifi olan bu sayının daha arttırılması kadınların girişimlerinin sayısının da artması anlamına gelmektedir. (Akgül, 2021:5) Ülkemizde kadın kooperatifçiliği hareketi 2000’li yılların başında kadın işgücünün ekonomiye kazandırılması, kadınların sosyal ve kültürel faaliyetlerinin geliştirilmesi, korunması, desteklenmesi, sağlıklı ve gelişmiş çevrede yaşamalarının sağlanması amacıyla kadın girişimcilerin talepleri doğrultusunda tabandan gelen bir hareketle başlamıştır (KGM2, 2012: 11). Son 10 yıl içinde de hızlı bir biçimde yaygınlaşmıştır. Bu kooperatiflerin çatısı altındaki binlerce kadın hem kendileri hem de çevreleri için yaşamı yeniden üretmekte ve kaynaklarını çok büyük ölçüde kendileri yaratarak çok ciddi boyutlarda toplum yararına çalışmalar yürütmektedir. Ülkemizde kadınların sahip olduğu ve yönettiği kooperatifler sosyal ve ekonomik faaliyetleri bir arada yürütmekte, bazıları kooperatif ve çalışanlar için gelir yaratmakta, bazıları gelir yaratmayıp ortaklar ve toplumun yararına çalışmaktadır. (Akkaya, 2018 :83) Kadın kooperatiflerini incelediğimiz zaman kadın girişimci kooperatiflerinin 2014 yılı itibariyle sayısı 13’tür ve bu kooperatiflerde 105 ortak bulunmaktadır. Türkiye’de kadın kooperatiflerinin sayısının artması için “Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi” ana sözleşmesi Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanmıştır. Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi ana sözleşmesinde “Kooperatifin amacı ortaklarının ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçları ile ekonomik faaliyetleri kapsamında yer alan mal ve hizmet üretimi ile bunların pazarlanmasına yönelik ihtiyaçlarını karşılamak, girişimlerini desteklemek, üretim becerilerini geliştirmek, böylece ortaklarının ekonomik menfaatlerini koruyarak sağlıklı ve gelişmiş bir çevrede yaşamalarını sağlamak” temel alınmıştır. Sadece girişimciliğin desteklenmesi değil kadınların üretime de destek vermesi gerektiğine dikkat çekilmiştir (Türkiye Kooperatifçilik Raporu, 2015). Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından 2012 yılında hazırlamış olan rapora göre kadınların açısından kooperatifleri başarılı yapan ilkeler şöyledir: Cinsiyete dengeli yaklaşımı benimsemesi, Kadın kimliğini göz ardı etmemesi, Yerel değerleri ortaya çıkarması, Aktif örgütlenmeye katkıda bulunması, Kamu kurum ve kuruluşlarınca desteklenmesi, Müdahaleci kalkınma değil, katılımcı kalkınma yaklaşımını benimsemesi, Emek[1]yoğun değil, teknoloji, sermaye, bilgi, yoğun iş ve üretim alanlarını gözetmesi, Danışma, eğitim ve fizibilite hizmetlerinin verilmesi Kalkınmada eşitlik ve adalet ilkelerine uyum gösterilmesi, Sahiplenme ve aidiyet duygusunu hissettirmesi, Dezavantajları gözetmesi, Gerçekçi, ulaşılabilir hedefler belirlemesi, İşbirliği ve ortaklıkların kurmasına açık olması, Demokratik ve şeffaf yönetim, idare anlayışını benimsemesi, Sosyal sorumluluk duygusunu gözetmesi
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan rapora göre ayrıca kadın kooperatiflerinin çalışma alanlarını şu şekilde sıralayabiliriz;
• El becerileri için eğitici kurslar düzenlemek,
• Geleneksel gıda ürünlerinin üretim ve pazarlanması,
• Lokantacılık,
• Engelli eğitimi ve bakımı,
• Okul öncesi eğitim,
• Kadınların el emeği ile ürettikleri giyim, hediyelik eşya vb. ürünlerin pazarlanmasıdır
TÜRKİYE’DE KADINLARIN KOOPERATİFE ÜYE OLMA NEDENLERİ
Birçok kadın aşağıdaki nedenlerle kadın kooperatiflerine üye olmayı tercih etmektedir:
1. Bakım ve diğer ev içi yükümlülüklerin iş hayatında esnekliği gerektirmesi,
2. Kocanın, erkeklerin bulunduğu bir ortamda çalışmaya izin vermemesi,
3. Ücretli istihdama giriş veya arzu edilebilecek nitelikte işlere erişim için gereken yeterliliklerin (eğitim, deneyim, meslek, vb.) bulunmaması,
4. Kooperatif modelinin tam zamanlı uğraş ve sürekli katılım gerektirmeyen bir esnekliğe sahip olduğu inancı.
2012 yılında Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Kooperatifçilik ve Kadın Kooperatifleri isimli çalışmada yer alan önerinin hayata geçmesi belediyelerin kadın kooperatiflerine desteklerini arttırmalarını sağlayacaktır. Kooperatifleşmenin teşvik edilmesi amacıyla Belediyeler Kanununda kadın kooperatiflerine maddi kaynak aktarılmasına yönelik değişiklik yapılması önem arz etmektedir. Kırsal alanda kalkınmanın sağlanmasında en önemli yollardan biri, kadınların kooperatif kanalıyla örgütlenmeleridir. Kadının kırsalda tarım alanlarında üretime yaptığı katkılar ve ülkenin kalkınmasına sağladığı hizmetler göz ardı edilemez. Bu bağlamda kırsalda kadına sağlanan her destek, her proje, kadının güçlenmesini ve gelişmesini sağlayacaktır Kırsal kesimde yaşayan kadınların hem hayvansal hem de bitkisel üretimin her aşamasına katkıda bulundukları ve eğitim düzeylerinin oldukça düşük olduğunu görmekteyiz. Kırsalda kadınların ekonomik katkıları fazla olmasına rağmen bu katkı görünmez nitelikte olduğundan kadınlar hak ettikleri yerin gerisinde kalmaktadır. Toplumun sosyal, ekonomik ve kültürel açılardan gelişmesi cinsiyet açısından kadın ve erkeklerin eşit imkanlara sahip olmasına bağlıdır. Toplumu oluşturan bireylerin bütün olanaklardan eşit oranda yararlanması toplumun dengeli kalkınmasında oldukça önemlidir. Toplumun bütün kesiminde, her konuda başarı sağlamanın en önemli koşulu eğitimdir. Kırsal kesimdeki erkeklerin ve kadınların eğitim düzeyleri verilecek eğitimlerle yükseltilmelidir. Böylece eşler arasında iş bölümü ve yardımlaşma da artırılabilir. Kadınların karar verme sürecine daha fazla katılmaları için gerekli girişimler planlanarak hayata geçirilmelidir. Kırsal kadınların bilgi ve becerilerini geliştirmek için çeşitli kurslar düzenlenmeli, aynı faaliyetlerde bulunan kadınların örgütlenmeleri sağlanmalı, sosyal güvenlik hizmetleri sunarak kadınların kendi ayakları üzerinde durmaları ve kendilerini ifade edebilmeleri için ortam oluşturulmalıdır. ırsal alanda örgütlenme eğilimini arttırmak için eğitimler yapılarak mevcut olan örgütler geliştirilmelidir. Kırsal alandaki kadınlar için kooperatifler önemli birer araç niteliğini taşımaktadır. Bu nedenle kadınların kooperatif ortağı olmaları sağlanmalıdır. Kooperatiflerde kadın varlığının ve karar verme süreçlerindeki etkisinin artırılması kadınların kültürel, sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarının karşılanmasında ve ekonomik faaliyetler kapsamında yer alan mal ve hizmet üretimi ile bunların pazarlanmasına yönelik ihtiyaçların karşılanmasında önemli olacaktır. Bu şekilde kırsalda yaşayan ve tarımsal faaliyet içinde bulunan kadınların kooperatifleşme, örgütlenme ile daha fazla gelir elde etmelerine katkıda bulunarak, yoksulluğun azaltılması ve gelir dağılımının iyileştirmesinde önemli bir adım olacaktır. Ülkemizde son yıllarda gelişme gösteren kooperatif türleri içinde önemli yeri olan kadına yönelik kooperatiflerin güncel sorunlarını, genel kooperatifçilik sorunlarından ayrı düşünmek mümkün değildir. Ancak, son yıllarda hızlı bir sayısal artış gösterdiğine tanık olduğumuz bu alandaki kooperatifleşmede; kuruluş aşamasından itibaren örgütlenme, eğitim ve proje üretme, pazarlama ve finansal sorunların öncelikli yer tuttuğu bilinen bir gerçektir. Kuruluş aşamasındaki örgütlenme sorunu olarak, bu kuruluşların hangi tür kooperatif olarak kurulmaları gerektiğine karar vermekle işe başlanılmalıdır. Kooperatifin adında kadın kavramının bulunması yeterli olmayıp, yasal açıdan da bütüncül bir yaklaşımın ortaya konulması, bu kooperatiflerle ilişkilerini sağlam bir zemine oturtması, yurt içi ve yurt dışı piyasaların izlenmesi sonucu elde edilecek verilerin kooperatiflere sunumu gibi ek çalışmalarla, pazarlama sorununun çözümüne katkı sağlanabilir. Kadınların eğitim çalışmalarına olan ilgisi de dikkate alınarak, teorik kooperatifçilik ve proje geliştirme bağlamında bilgilendirilmeleri, gerektiğinde eğitim düzeylerine göre ve kategorik olarak bu etkinlikler farklılaştırılabilmelidir. Ayrıca, birim kooperatifler ile kooperatif birliklerinde görev alacak yönetim ve denetim kurulu üyelikleri başta olmak üzere, gereksinim duyulan diğer insan gücü kaynağında sorun yaşanmaması için, orta ve yükseköğretim düzeyinde örgün ve yaygın eğitim çalışmaları yapılmalıdır. Mevcut koşullarda, kooperatiflerin bu çalışmaları yürütmesi veya hizmet satın almaları olanaksızdır. Çözüm, büyük bir sayısal güce sahip Türk kooperatifçilik hareketinin geneli bakımından ve makro düzeyde ele alınmalıdır.
KAYNAKLAR
- EMİROĞLU, Mukadder. “KOOPERATİFÇİLİK & KADIN KOOPERATİFLERİ.” (2019).
- Serinikli, N. “KIRSAL ALANDAKİ MİKRO KADIN GİRİŞİMCİLERİN KOOPERATİFLEŞMEYE KARŞI TUTUMLARI: Agro[1]Turizm Kadın Kooperatifleri.” Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi 14.1 (2019): 45-57.
- TOPALOĞLU, Ebru Özer, and Murat TOPALOĞLU. “TÜRKİYE’DE KADIN GİRİŞİMCİ KOOPERATİFLERİ: BACIYAN-I MERAM ÖRNEĞİ WOMEN ENTREPRENEURIAL COOPERATİVES IN TURKEY: CASE OF BACIYAN-I MERAM.« (2017)
- Gümrük ve Ticaret Bakanlığı. 2012. Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı 2012 -2016. Ankara.
- Sönmez, Nur İlkay. Kırsal alanda kadın girişimciliğinin desteklenmesinde kooperatifçiliğin rolü (Amasya-Çorum
- illeri örneği). MS thesis. Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011.
- UYANIK, Ömer. “Türkiye’de Kadın Girişimciliğin Sosyal Hizmet Bağlamında İncelenmesi.” Toplumsal Politika
- Dergisi 1.2 (2020): 134-154.
- Akkaya, Fatma Aldırmaz. “Türkiye’de kadın kooperatiflerinin sürdürülebilir kırsal turizmdeki önemi ve finansal performanslarının analizi.” (2018).
- Türkiye Milli Kooperatifler Birliği. http://www.turkey.coop/menu/Kooperatifcilik-Ilkeleri/13. (ET: 12.10.2018
- TERZİ, Öğr Üyesi Ahmet. “KOOPERATİFÇİLİK VE KOOPERATİFLERİN KURULUŞ İŞLEMLERİNİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ Öz.” (2019).
- Çetin, Hakkı. “Kalkınma sürecinde kooperatifçiliğin sosyal, ekonomik ve demokratik etkileri üzerine genel bir değerlendirme.” Girişimcilik
- ve Kalkınma Dergisi (2009).
- ALKAN, H. Işıl. “KIRSAL KALKINMADA KADININ ROLÜ: TÜRKİYE ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME.” Uluslararası Kadın Kongresi: SosyoHukuki
- Perspektifte Kadının Yeri (2018): 191.
- İLGÜN, Büşra. Türkiye’de Bölüşüm Sorunu ve Kooperatifler. Diss. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
- 2020.ADININ ROLÜ: TÜRKİYE ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME.” Uluslararası Kadın Kongresi: SosyoHukuki Perspektifte Kadının Yeri (2018):
- 191.
- AKGÜL, Deniz. “KADININ İŞ HAYATINA KATILIMINDA BACIYÂN-RÛM TEŞKİLATI VE TOBB İL KADIN GİRİŞİMCİLER KURULLARININ KATKILARI.”
- Ahi Evran Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 5.FÜTÜVVET, AHİLİK ve İKTİSADİ HAYAT ÖZEL SAYISI (2021): 114-131.
- Yilmaz, Emine, et al. “Tarımsal üretimde kadınların karar alma süreçlerine katılımı ve kooperatiflerden beklentileri.” Tekirdağ Ziraat
- Fakültesi Dergisi 16.1 (2019): 71-81.
- Akgöz, S. Sedat, and Emre Ercan. “Sosyal kooperatifçilik ve ülkemizdeki yeri.” Üçüncü Sektör Sosyal Ekonomi 47.1 (2012): 31-43.
- Hakan, K. O. Ç. “Genel Kooperatifçilik ve Kadına Yönelik Kooperatifler.” Ziraat Mühendisliği 358 (2012): 24-29.