Tanzimat ile başlayan ve Meşrutiyet ile devam eden dönem içerisinde gerek toplumsal hayata dâhil olma gerekse siyasal hayata katılım için kadınlar bazı haklar elde etmişlerdir. Ancak bu elde ettikleri haklar kadınlar için yeterli olmamıştır. Kadınlar Cumhuriyetin ilanından sonra ortamın ve yönetiminde sağladığı imkânlarla siyasal hayata katılabilmek için yeni haklar arama çabası içine girmişlerdir. Bu yıllar günümüz Türkiye’sinde Türk kadınının sahip olduğu hakların temellerinin atıldığı yıllardır. Tanzimat döneminde başlayan ve Meşrutiyet döneminde hız kazanan kadın hareketleri sayesinde Osmanlı kadını, kadın hakları konusunda mücadeleler vermiş özellikle kurmuş oldukları kadın dernekleri ile toplumsal, ekonomik, hukuki ve siyasi hak taleplerinde bulunmaya başlamıştır. Osmanlı kadını hak mücadelesinde ilk başlarda siyasi hak talebinde bulunmamış, kadınların eğitimi ve sosyal hayata kazandırılması için taleplerde bulunmuştur. Bu taleplerini elde etmelerinin ardından da siyasi hak talebinde bulunmuş ve mücadele vermiştir. Kadınların Osmanlı döneminde başlayan bu çabaları Cumhuriyet döneminde sonuçlarını vermiştir.
Türkiye’de kadın haklarının günümüzde ulaştığı noktayı değerlendirebilmek için, Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan gelişmelere bakıldığında Türk kadını, 1930 yılında yerel seçimlerde seçme ve seçilme hakkını kazanırken 5 Aralık 1934 tarihinde milletvekili seçme ve seçilme hakkına da sahip olmuştur. Bu hakların elde edilmesinde Türk kadınının verdiği mücadelenin yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk de önemli rol oynamıştır. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte kadın ve kadın hakları yeni düzenin temel meselelerinden biri olmuştur. Cumhuriyet’in ilanı yönetimde değişiklikler meydana getirirken toplumsal yapıda da değişiklikler ortaya çıkmıştır. Tevhid-i Tedrisat Kanunu ve Medeni Kanunun çıkarılması, kadınlara siyasal hakların verilmesi ile Atatürk’ün kadın konusuna yaklaşımı Cumhuriyet kadınının ortaya çıkmasında katkı sağlamıştır. Yine bu süreçte kadınların siyasal hayata katılımına öncülük eden kadınların katkıları mevcuttur. Kadınların siyasete aktif olarak katılımını sağlayacak olan seçme ve seçilme hakkından önce bu hakların altyapısını sağlayacak toplumsal düzenlemeler yapılmıştır. 1924 Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile kadınların erkeklerle eşit eğitim almalarının yolu açılmış ve kadınların eğitim engeli ortadan kalkmıştır. Daha önce İkinci Meşrutiyet Dönemi’nde başlamış olan kadın eğitimi ve erkeklerle eşit eğitim hakkı çabalarının devamı olarak Cumhuriyetin ilk yıllarında gelişmeler yaşanmıştır. Mecelle’nin günün şartlarına artık yetmemesi sonucu 1917 yılında Aile Hukuku Kararnamesi çıkartılmıştır. Bu kanunla erkeğin boşanma hakkına ve çok eşle evlilik yapma hakkına sınırlamalar getirilmişti. 1926 tarihinde İsviçre’den alınan Medeni Kanun ile kadın hakları açısından eksikliklerin giderilmesi sağlanmaya çalışılmıştır. Medeni Kanun’un kabulü ile kadın erkek eşitliği sağlanmış, tek eşle evlilik ve yapılan evliliklerde resmi nikâh zorunluluğu, kadınlara istediği mesleği seçme, mahkemede tanıklık yapma, miras ve boşanma gibi konularda birçok hak tanınmıştır. Medeni Kanunu’nda yapılan değişiklikler sonucunda kadınlar kendilerine kamusal alanda daha fazla yer bulabilme imkânına sahip olurken, kadın erkek eşitliğinde önemli adımlar atılmış olur.
Cumhuriyet’in ilanı sonrasında kadınların siyasal haklarını elde etmelerini amaçlayan ilk örgütlü yapılarından biri olan Kadın Halk Fırkası Nezihe Muhiddin ve kadın arkadaşları tarafından 15 Haziran 1923’te kurulmuştur. Kadın Halk Fırkasında Nezihe Muhiddin dışında dönemin öncü kadınlarından Nimet Ruveyda, Şükufe Nihal, Seniye İzzeddin, Matlube Ömer, Zeliha Ziya, Tuğrul Bedri, Muhsine Salih gibi birçok kadın yer almıştır. Kadın Halk Fırkası’nın başkanlığını Nezihe Muhiddin, İkinci Başkan Nimet Remide, Sözcülüğünü Latife Bekir, Genel Sekreterliğini Şükufe Nihal gibi dönemin önde gelen kadınları yapmıştır. Kadın Halk Fırkası, kadınların toplumsal ve hukuksal haklarını savunmuş ve kadınların Türkiye Büyük Millet Meclisinde yer almalarını hedeflemiştir. Fırka Türk kadınının toplumun her alanında statüsünü yükseltmek için çalışmalar yapmıştır. Kadın Halk Fırkası basını da etkin olarak kullanmaya başlamış basında kendisinden çok fazla söz ettirmeye başlamıştır. Dönemin kadın dergilerinden “Süs” Dergisinde Kadın Halk Fırkasının Genel Sekreteri Şükufe Nihal “ Partimizin Mefkûresi” isimli yazısında: “Partimizin amacı her şeyden önce Türk Kadınını muktedir bir dereceye terfi ettirmek özellikle ülkenin toplumsal ve ekonomik gelişme amaçlarının gelişmesine katkı sağlamaktır. Bunun için öncelikle kadınlarımızın aydınlanmasını sağlamak onları gelecekteki görevlerine hazırlamak arzusundadır. Bu görevleri ise öncelikle annelik sonra da aile reisi görevleridir. Türk kadını öncelikle eğitilmeli aile ve toplumsal yaşamla ilgili hakları konusunda bilgilendirilmelidir. Zaten bundan sonra siyasi haklar kendiliğinden gelecektir.” sözleri ile Fırkanın amaçlarını anlattığı bir yazısını kaleme almıştır. Kadın Halk Fırkası 30 Mayıs 1923 tarihinde aydın kadınların da katıldığı bir kongre gerçekleştirir. Kongrede Fırkanın İkinci Başkanı Nimet Ruveyda, Fırka’nın amacını ve çalışmalarını; “Biz ne mebus olmak istiyoruz ne de siyasi cereyanlar peşinde koşmak niyetindeyiz. Bizim en birinci emelimiz içtimadi iktisadi gayelerin tahakkukunu görmektir. Çalışacağız ve ispat edeceğiz ki kadın bir memleket için na kabil’i ihmal bir kemiyyetir. Bunu ispat ettikten sonra da hakkımızı isteyeceğiz, Daha doğrusu “veriniz” diyeceğiz. Alıncaya kadar çalışacağız. Memleket için fedakerane bir surette çalışıp muvaffak olduktan sonra erkekler bizim hakkımızı tasdik etmeyecekler mi? Elbette evet… zaten bunu da biz hatırımıza getirmedik.” şeklinde açıklamıştır. Cumhuriyetin ilanından sonraki süreçte cinsiyetçi yaklaşımlar ve kadınlara yönelik önyargılar olsa da kadınların görüşlerinin destek bulduğu da görülmektedir. Kadınlar taleplerini en iyi şekilde ifade etmişlerdi ve siyasal haklarını elde etmek için de önlerine çıkan tüm engelleri aşmayı amaçlıyorlardı. Siyasal hak talepleri, örgütlü bir şekilde Kadın Halk Fırkası aracılığıyla dile getiriyordu. Kadın Halk Fırkası iyi eğitim almış aydın kadınlardan oluşmaktaydı ve belirlenen ilkeler dışına çıkmayan, kadının toplumsal siyasal alanda pasif kalmaması ve siyasal hayata katılımı için mücadele veren örgütlü bir gruptu O süreçlerde mecliste kadınlar ve kadınların hakları ile ilgili tartışmalar da yaşanmıştır. Tartışılan Kanunun 2. maddesinde “18 yaşını geçen her erkeğin seçme hakkı vardır” ibaresi yer alıyordu. Kanun tasarısı mebus seçiminde erkek nüfusa düşen mebus oranını arttırmayı amaçlıyordu. Her bin erkek için bir milletvekili seçileceği yine 20 bin erkek için bir milletvekili seçilmesinin önü açılmaya çalışılıyordu. Bu gelişmelerden sonra 18 Nisanda Vakit Gazetesinde “Kadınların İntihabı” isimli bir anket başlatılmış, ankete katılanlar arasında kadınlara seçme seçilme hakkının verilmesini isteyenlerin daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır. Kadın Halk Fırkası 16 Haziran 1923’te parti kurulmak amacıyla gerekli olan hukuki izinler için valiliğe başvuru yapmıştır. Valilik başvuruyu İçişleri Bakanlığı’na bildirmiştir. Kadın Halk Fırkası parti kurma iznini beklerken diğer taraftan da faaliyetlerine devam eder. Fırka Belediye Seçimlerine katılmak amacıyla girişimlerde de bulunmuşlardır. Ancak Kadın Halk Fırkasının partilileşme talepleri henüz siyasal haklarını almamış olan kadınların parti kurmasına izin verilmeyeceği gerekçesi ile reddedilmiştir. Bu gelişmelerden sonra 18 Nisan’da Vakit Gazetesinde “Kadınların İntihabı” isimli bir anket başlatılmış, ankete katılanlar arasında kadınlara seçme seçilme hakkının verilmesini isteyenlerin daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır. Kadın Halk Fırkası 16 Haziran 1923’te parti kurulmak amacıyla gerekli olan hukuki izinler için valiliğe başvuru yapmıştır. Valilik başvuruyu İçişleri Bakanlığı’na bildirmiştir. Kadın Halk Fırkası parti kurma iznini beklerken diğer taraftan da faaliyetlerine devam eder. Fırka Belediye Seçimlerine katılmak amacıyla girişimlerde de bulunmuşlardır. Ancak Kadın Halk Fırkasının partilileşme talepleri henüz siyasal haklarını almamış olan kadınların parti kurmasına izin verilmeyeceği gerekçesi ile reddedilmiştir. Kadın Halk Fırkası Cumhuriyet’in ilanı sonrasında kadınların siyasi mücadelesi için yola çıkmış ve Anayasada engeller ile karşılaşmış, basında aldığı tepkiler ve hükümetin bölücü olarak nitelendirmesi sonucu tüzüğünde değişiklik yaparak siyasi içeriklerden sıyrılmış ve Türk Kadınlar Birliği olarak siyasi haklar mücadelesine devam etmiştir. Parti her ne kadar siyasi niteliğinden ayrılmış gibi görünse de kadınlar, Türk kadınlarının hakları için mücadeleden vazgeçmemişlerdir
KAYNAKÇA:
- M. Nazan ARSLANEL “TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN İLK YILLARINDA KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIMI “ Enderun Dergisi, 2021, 2
- M.Balcı, M.Tuzak “CUMHURIYET’IN İLK YILLARINDA NEZIHE MUHIDDIN ÖZELINDE TÜRK KADINLARININ SIYASI HAKLARI İÇIN MÜCADELESI” Marmara Üniversitesi Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Dergisi, 2017, 4
- Erdem ÇANAK, “TBMM’DEKİ İLK KADIN MİLLETVEKİLLERİNDEN ESMA NAYMAN VE MECLİSTEKİ FAALİYETLERİ” Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2016,
- Ayten Sezer, “TÜRKİYE’DEKİ İLK KADIN MİLLETVEKİLLERİ VE MECLİS TEKİ ÇALIŞMALARI”
- Didem Konya, “Türkiye’nin İlk Türk Kadın Doktoru: Safiye Ali ve Çalışmaları” Sosyal ve Beşeri Bilimler Araştırmaları Dergisi, 2018, 42
- “Ümüt Akagündüz, “Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Siyasi Atmosfer ve Dönem Dergilerinde Kadın Düşüncesi” Feminist Eleştiri Dergisi,2015,2
- Salhadin GÖK ,Özlem KILINÇÇEKER “TÜRK KADININ SİYASETE GİRİŞ SÜRECİ VE İLK KADIN SAYLAV MİHRİ İFFET PEKTAŞ” Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2019,
- D.TÜRKMENOĞLU KÖSE “ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİ KADIN AYDIN PROFİLİ: NEZİHE MUHİDDİN ÖRNEĞİ*” Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi ,2019,75