Günümüz dünyasında birçok kişi ve gruplar cinsel yönelimleri nedeniyle ayrımcılığa maruz kalmakta, hak ihlaline uğramakta ve ait hissettikleri cinsel kimlikleri ile toplumdan onay görememektedir.
Öncelikle bu “LGBTİ+” tabirinin ne ifade ettiğine bakalım. LGBTİ+ ifadesi, Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Transseksüel ve İnterseks sözcüklerinin baş harflerinden oluşmaktadır. Bu kelimelerin anlamlarına bakacak olursak:
- Lezbiyen: Kendi cinsindeki bireylere karşı duygusal ve cinsel yönelime sahip kadınları ifade eder.
- Gey: Kendi cinsindeki bireylere karşı duygusal ve cinsel yönelime sahip erkekleri tanımlamaktadır.
- Biseksüel: Hem kendi cinsine hem de karşı cinse, duygusal ve cinsel yönelime sahip insanları ifade etmek için kullanılır.
- Transseksüel: Kişinin kendisini sahip olduğu biyolojik cinsiyetine göre karşı cinse ait olarak görmesi ve hissetmesidir. Hem kadın hem erkekler için geçerli bir cinsiyet kimliğini ifade eder.
- İnterseks: Biyolojik olarak kadın veya erkek olmayan, arada ya da ikisinin dışında bir üreme organlarına sahip olan bireyleri tanımlar.
LGBTİ+ bireyler, bilgi eksikliği ve önyargılar sebebiyle toplum içerisinde damgalanma ve dışlanma başta olmak üzere birçok sorunlarla karşılaşmaktadır. Dışlanma sorunu kendini farklı boyutlarda göstermektedir(Zengin Taş, 2019:12):
- Ekonomik Dışlanma: Kişinin gelir getirici bir işte mahrum kalma durumudur. Ekonomik dışlanma; sağlık gereksinimlerinden yoksun kalmak, kötü yaşam koşulları, yetersiz beslenme gibi problemleri de beraberinde getirmektedir. Bunun yanında iş yerinde cinsel kimliğini açıklayan LGBTİ+ bireyleri, iş yerinde ayrımcılık, zorbalık, taciz gibi sorunlar yaşamaktadırlar.
- Kültürel Dışlanma: Toplumsal hayata aktif katılımdan yoksun kalma durumudur. LGBTİ+ bireyleri cinsel kimlikleri nedeniyle toplumdan kabul görememekte ve toplumsal hayata katılamamaktadır. Bu dışlanma çoğunlukla aile içerisinde başlamaktadır. Çocuğunun cinsel kimliğini öğrenen aileler, durumu inkar etmekte, sosyal çevre baskısından korkmakta, bu durumdan dolayı kendini suçlayabilmekte veya çocuğunu reddedebilmektedir. Bu ailelerin yanı sıra çocuğunu destekleyen ailelerde mevcuttur.
- Mekansal Dışlanma: Belirli mekanlara erişimin, kullanımının ve hizmet alımının engellemesidir. Bu engellenme çoğunlukla kurumların heteronormatif ideolojiyle çalışmasından kaynaklanmaktadır. Eğitim, sağlık, adalet gibi alanların verdiği hizmetlerde heteroseksüel kalıpların hakim olması, ayrıca çalışan personelin LGBTİ+ bireylerle ilgili bilgi eksiliğine ve önyargılara sahip olması mekansal dışlanmaya neden olmaktadır. Böylece LGBTİ+ bireyler kendi cinsel kimlikleri ile bu gibi kurumlardan yeterli hizmeti alamamakta ve dışlanmaktadır.
- Politik Dışlanma: Bireylerin siyasi, vatandaşlık ve hukuk gibi haklarını tam olarak kullanamaması ve siyasi hayata tam katılım sağlayamamasıdır. LGBTİ+ bireylerin kendilerine yönelik politikaların olmaması, ayrımcı uygulamalara maruz kalmaları eşit yurttaşlık hakkının ihlal edilmesine neden olmaktadır.
LGBTİ+ bireyler, toplumda kabul görmediği için genellikle üstü kapatılmakta ve yokmuş gibi davranılmaktadır. Toplumun bu tavrı, LGBTİ+ bireylerin özellikle çocukların, yaşadıkları durumu anlamlandıramamasına ve kendi kimliklerini tanımlayamamasına yol açmaktadır. Hatta bazı LGBTİ+ bireyler, çocukluğunda kimlik karmaşası yaşarken bu durumun dünya üzerinde bir tek kendi başına geldiğini sandıklarını ve “ben niçin normal değilim?” diyerek korkuya kapıldıklarını ifade etmişlerdir. Etraflarında görünür rol modellerin olmayışı LGBTİ+ bireylerin kimlik gelişimini tamamlamasını güçleştirmektedir. Bir şekilde kimlik gelişimini tamamlayıp kendini tanımlamayı başaran bireyler ise bu sefer çevreye açılma sorunu yaşamaktadır. Çünkü cinsel kimliğini belli eden LGBTİ+ bireyler yukarıda da bahsettiğimiz gibi farklı şekillerde dışlanmaya maruz kalmakta, ötekileştirilmekte ve nefret suçuna maruz kalmaktadır. Şiddet, zorbalık, taciz gibi sorunlar yaşayan bireylerde ise psikolojik sorunlar, bağımlılık, intihar gibi pek çok problemle karşılaşılmaktadır.
LGBTİ+ bireylerle sosyal hizmetin ilişkisine değinmeden önce sosyal hizmetin IFSW ve IASSW Genel Kurulu tarafından 2014 yılında onaylanan uluslararası sosyal hizmet tanımına bir bakalım:
“Sosyal hizmet; sosyal değişimi ve gelişimi, sosyal bütünleşmeyi, insanların güçlendirilmesini ve özgürleşmelerini destekleyen uygulama temelli bir meslek ve akademik disiplindir. Sosyal hizmet, sosyal adalet, insan hakları, ortak sorumluluk ve farklılıklara saygı ilkelerini merkeze alır. Sosyal hizmet teorileri, beşeri bilimler, sosyal bilimler ve yerel bilgi ile desteklenen sosyal hizmet, yaşam zorluklarıyla mücadele etmek ve iyilik halini geliştirmek için insanlarla ve yapılarla çalışır. Sosyal hizmetin bu tanımı ulusal ve/veya bölgesel düzeylerde geliştirilebilir.”
Sosyal hizmet, bireyin biricikliğini yani kendine has oluşunu kabul eder, farklılıklara saygı duyar. Her vaka kendi içerisinde farklılık barındırır ve özel bir uygulama gerektirir. Sosyal hizmetin bu tutumu verilen hizmetin cinsiyet gibi tüm kalıplarının dışında bir müdahale olmasını gerektirir. Sosyal hizmette kalıpsal bir uygulama yoktur. Bu kadındır, bu erkektir, bu yaşlıdır gibi otomatik uygulanacak prosedürleri yoktur. Her durum kendi içerisinde özeldir, farklıdır ve bu farklılık göz önüne alınarak hizmet verilmesi esastır.
Sosyal hizmet, sosyal dışlanmaları, ötekileştirmeleri, damgalamaları reddeder ve bunları değiştirmek için çalışmalar yapar. Hak ihlaline uğrayan kişi ve grupların tespit edilmesi, görünürlüğünün artması ve haklarının savunulması için mücadele eder.
LGBTİ+ bireylerin yaşadığı sorunlar da sosyal hizmetin çalışma alanına girmektedir. Sosyal hizmet, LGBTİ+ bireylerin ait olduklarını hissettikleri kimlik ile toplum içerisinde eşit hak ve özgürlüklere sahip olması gerektiğini savunur ve gerekli mekanizmaları harekete geçirir.
Sosyal hizmetin LGBTİ+ çalışmalarındaki rollerine bir göz atalım:
- Savunucu Rolü: LGBTİ+ bireylerin yaşadığı hak ihlallerini, kısıtlılıkları, adaletsiz tutumları tespit edip bunların değişiminin ve gelişiminin sağlanması için savunuculuk rolünü kullanır.
- Bağlantı Kurucu Rolü: Hizmete yönlendirme, kaynak sağlama ve ihlal vakasında başvuracağı mekanizmalara yönlendirme amacıyla bağlantı kurucu rolünü kullanır.
- Danışman Rolü: Psikososyal değerlendirme, sosyal işlevselliği sağlama ve koruma, bireylerin haklarını öğrenmesini sağlama amacıyla danışman rolünü kullanır.
- Vaka Yöneticisi Rolü: Verilecek hizmeti planlama, destek sağlama, takip ve koordinasyonu sağlama amacıyla vaka yöneticisi rolünü kullanır.
- Eğitici Rolü: Toplumdaki homofobik, transfobik ve heteronormatif tutumların değişmesi, farkındalık oluşması, davranış değişikliği oluşması ve ayrıca sorun yaşayan LGBTİ+ bireylerin baş etme kapasitesinin arttırılması için eğitici rolünü kullanır.
- Personel Geliştirici Rolü: Heteronormatif düşünceye sahip personellerin kalıpsal düşüncelerini yıkmak için personel geliştirici rolünü kullanır.
- Sosyal Değişme Ajanı Rolü: LGBTİ+ bireyler için kapsayıcı ve destekleyici politikalar üretilmesini ve kanun önünde tanınma hakkını sağlamak, toplumu harekete geçirmek ve sosyal kaynakları geliştirmek için yaptığı çalışmalarda sosyal değişme ajanı rolünü kullanır.
Özetle; sosyal hizmet LGBTİ+ bireylerin yaşadığı sorunların farkındadır ve bu sorunların çözümünde aktif rol almaktadır. Biz de sosyalhizmetteyiz.org ekibi olarak bu sorunların, sorun olmaktan çıktığı bir toplumu hedefliyor ve bunun gerçeklemesi için çalışmalar yapmayı amaçlıyoruz.
Kaynaklar
Zengin Taş, E. “LGBT’lerin Sosyal Dışlanma Yaşantıları, Cezaevi Süreçleri ve Sosyal Hizmet ihtiyaçları.” Doktora Tezi, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, 2019.
Kaos Gl, Heteronormatif Olmayan Bir Sosyal Hizmet Mümkün. Ankara: Ayrıntı Basımevi, 2020.
Hashtag
- LGBTİ+
- Lezbiyen
- Gey
- Biseksüel
- Trans
- İnterseks
- Cinsel Yönelim
- Cinsel Kimlik
- Cinsiyet Kimliği
- Eşcinsellik
- Heteroseksüellik
- Heteronormativite
- Toplumsal Cinsiyet
- Farklılıklar
- Eşitsizlik
- Hak ihlali